Üniversite Çağlarında Kilo Problemi Sadece Problemlerin Gün Yüzünde Kalan Kısmıdır..
‘Üniversiteye Gittim ve Ben Bu Kiloya Geldim Beni Okumak Bu Hale Getirdi.’
Diyenlerden misiniz ?
Efendim açık konuşalım sizce gerçekten yaşadığımız yeme bozukluklarının, aldığımız fazla kiloların, düzensiz uykularımızın, aynaya baktığımızda kendimizi çirkin bulmamızın sebebi; bir dönem yıllarca canımızı dişimize takıp kazanmaya çalıştığımız üniversite mi?
Şöyle bir geçmişe dönersek tabi ki o yılların (kanınızın deli aktığı anları canlandırın gözünüzde) parmağı vardır bu kilolarda. Sonuç olarak gençtik o zamanlarda. Hayatta yapılması gereken en önemli şeyi başarmış ve o ulaşılması zor (görece/ ‘sen bak bi gir o zaman rahatsın’) seviyeye sonunda ulaşmıştık. Bunu bir yarış oyunu olarak düşünürsek; kayıt anında o gösterişli kocaman kapılardan içeri girdiğimizde maalesefki o oyun için canımız %1 ile % 2 arasında kalmıştı. İnzivaya çekilmeli ve o canı %1 den %90lara çıkarabilmek adına emek harcamalıydık. Günler günleri, aylar ayları kovaladı bir baktık ki canımız kilomuz ile pozitif kolerasyon içerisinde yükselmiş.
- ‘Aaaaaaaaaaa!!! Bu da ne böyle bir mağzaya girdim 1 ayda 36 bedenden olmuş muyum sana 42 beden’ L
Veya
- Aaaaaaaaa!!! Bir mağzaya girdim 1 ayda 42 bedenden olmuş muyum sana 36 beden.. J
Efendim yukarıda ki üzgün ve gülen suratlara dikkatlice bakmanızı rica ediyorum aslında hepimizin de bildiği gibi ne 1 ayda ne 42 bedene yükselmek ne de 36 bedene düşmek sağlıklı bir davranış değildir…
Peki ya neden gençlerimiz hayatlarının en verimli çağında yeme bozuklukları yaşıyorlar ??
Yeme bozukluklarının yaş ortalamasına bakıldığında, her yıl, pastada üniversite öğrencilerine düşün payın arttığı görülmektedir. Eğitim sistemi sebebi ile bireyler ( ergenlik döneminin getirdikleri ve zaten problem çözme becerilerinin bir yetişkinden daha zayıf olduğu unutulmadan değerlendirilmeli) o dönemde dertleri olması gerekenden çok daha zor ve karmaşık bir konuyu kendine dert edinmektedir. GELECEK KAYGISI.. Bu kaygı bazı bireyleri davranışları konusunda ateşlemekte, daha çok hırslandırmaktayken bazı bireyleri ise tam tersine bir girdaba sokmakta ve orada usulca kaybolmalarına sebep olmaktadır. Yarışın sonunda herkesinde bildiği gibi yenmekte vardır yenilmekte. Bir kısım öğrenci sonunda seçtikleri kariyer yolunda bir adım attıkları için heyecan duyar ve geleceğe dair umut dolu hisseder. Bir kısım öğrenci ise hedefledikleri bölümü kazanamadıkları için girmiş oldukları bölümü bitirme çabasına girerler.
Bu dönem bireyler için öyle bir dönemdir ki; okulda artık çocuk değilsiniz herkes kendinden sorumlu naraları atalmaktadır. Bireyler çok farklı düzenlerden gelmekte ve çok fraklı yerlerde toplanmaktadır , bu sebep ile kaotik oluşum kaçınılmazdır. Özellikle de üniversiteyi ailelerinden uzakta okuyan kişiler için kendi başlarına ve bağımsız olma durumu çok korkutucu olabilir.
Üniversite öğrencileri gelecekleri ile ilgili kaygı duyup, yetişkin olmanın getirdiği sorumluluklardan dolayı kaygı duyabilirler. İnsanlarla tanışmak ve yeni arkadaşlar edinmekten çekinebilirler. Kabul görmeyecekleri ve uyum sağlayamayacaklarını düşünebilirler. Bazı kişiler sırf bu sebeplerden dolayı okula gitmek istemeyebilirler, devamsızlıkları çok olup derslerden kalabilirler.
Bazı insanlar için harika bir tecrübe olabilen üniversite hayatı, kimileri için hayatlarının en kötü dönemidir.
Bazı öğrenciler ekonomik olarak ayakta durabilmek için yarı zamanlı işlerde de çalışmak durumunda kalabilir. Birçoğu, kendi çamaşırlarını yıkamak, alışverişe gidip kendileri için yemek yapmak gibi ek sorumluluklular almaya hazır değildir. Bütün bunların üstüne, bir de arkadaşları tarafından kabul edilmeme kaygısı söz konusudur.
Tüm bunlar çok stresli olabilir ve sonuç olarak çok sayıda üniversite öğrencisinde, bunlarla baş etme çabası içinde geliştirilmiş yeme bozukluklarına rastlanabilir.
Psikolojik baskı altında olan bazı gençler, duygularını bloke etmek için anoreksiyaya yakalanabilirler. Tüm zamanı kalori ve kiloya odaklamak başka bir şey düşünmeye fırsat bırakmayacağı için kaygı uyandıran diğer durumları düşünmemelerine yardım eder.
Kimi üniversite öğrencileri kabul edilip sevilmenin, beğenilmenin tek yolunun ince olmak olduğunu düşünebilirler. Akademik olarak hayal kırıklığına uğrayan öğrencilerde de anoreksiya oluşabilir. Notları hedeflediklerinin ya da ailelerinin beklentilerinin altına düşerse kendilerini başarısız hissedebilirler. Tartıda ibre sola gittikçe, kilo vermenin başarabildikleri tek şey olduğunu düşünüp bir şey başarmış olduklarını hissederler.
Bazıları ise hissettikleri baskı ve duygular karşısında bulimia veya aşırı yeme bozukluğu geliştirebilir. Yalnız, üzgün, bunalımlı, yorgun, kafası karışık ve tüm olan biten karşısında etkisiz ve çaresiz hisseden genç, yiyerek sanal, geçici bir güven ve rahatlama hissedebilir. Aşırı yediği zaman bütün olumsuz duyguların yok olduğu hissini yaşayabilir. Bulimikler kustuklarında veya aşırı egzersizle tükettikleri kalorileri yakmaya çalışarak tüm bu duygulardan kurtulduklarını hissedebilirler. Yemek sadece geçici bir rahatlama sağladığı içince yeme ve kusma/egzersiz döngüsü devam eder.
Birçok kişi, bir yeme bozukluğu olduğunun bile farkına varamayabilir çünkü yeme bozukluğuna işaret eden davranışlar kampüslerde yaygın olarak kabul görüyor olabilir. Bazı okullarda yeme-kusma partilerinin bile yapıldığı bilinir. Öğrencilerin diyet hapları, müshil ilaçları ve diuretikleri(vücuttan su atan ilaçlar) paylaştığı bile biliniyor. Bireyin çevresinde aynı davranışlarda bulunan bir çok insan varken bir problemi olduğunu fark etmesi çok zor. Bireyin bu davranışların oldukça sağlıksız olduğunun farkına varması ve yardım alması gerekir.
Yeme bozukluğu olduğunu bilen bireyler için ise yardım istemek çok zor olabilir çünkü çevre tarafından duyulursa dışlanacakları, etiketlenecekleri korkusu yaşayabilirler.
Bu yıllarda gençlerin problemlerini çözebilmelerini sağlamak amacı ile başa gelebilecek her türlü problemde gerçekten samimiyet ve özverili eller uzatılmalıdır. Kendilerini güvende hissetmeleri ve baş edebileceklerine inanmaları problemleri çözmeleri için yeterli bir girişim olacaktır.
Unutulmamalıdır ki kültürel normlarımızın getirdikleri
sebebi ile üniversite yılları bir çok bireyin;
kendiyle ve çevresiyle ayrışıp birey olma çabası yaşadığı dönemdir.
Uzm. Klinik Psikolog- Bariatrik Psikolog
Merve PEHLİVAN