Ülkemizde ve tüm dünyada en ciddi sağlık problemleri arasında bulunan obezite hastalığı için en etkili tedavi yöntemleri arasında olan Tüp mide ameliyatı özellikle opersyon sonrası hızlı sonuç alınması ve vücudumuzun diğer sistemlerine sağlamış olduğu uyum ile dikkat çekmektedir. Obezite cerrahileri arasında uygulama kolaylığı ve hastanın ameliyat sonrası kendinin toplarma süresi kısa olmasından dolayı avantajlı tedavi yöntemleri arasında bulunmaktadır. Özellikle açlık hissi uyandıran ve midede Ghrelin hormonunun salgılandığı bölüm çıkartıldığından dolayı hastalarda açlık görülme hissi çok daha az olmaktadır.
Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) Nedir?
Obezite rahatsızlığından kurtulmak için operasyon yapılması uygun görülen hastaların midelerinin dış bölümlerinde çıkartma işlemi yapılarak mide hacminde oluşturulan küçültme işlemidir. Tüp mide ameliyatı sırasında sadece mide üzerinde işlem yapılmakta ve diğer vücut sistemlerinde herhangi bir işlem yapılmamaktadır. (Bazı obezite ameliyatlarında bağırsak ve sindirim sistemi üzerinde de değiştirme işlemleri yapılmaktadır). Operasyon sonrası mide hacminde küçülme olacağından dolayı hastalar daha az yemek ile daha hızlı bir şekilde tokluk hissi yakalayacaktır. Ameliyat sonrası hastaların ameliyat öncesinde olduğu gibi almış oldukları besinler sindirim sistemleri tarafında emilmektedir.
Tüp mide ameliyatı aynı zamanda pilor kası üzerinde de olumsuz etkisi olmamasından dolayı tercih sebepleri arasında bulunmaktadır.
Pilor Kası Nedir?
Midenin çıkış tarafından bulunan ve mide içinde gıda öğütümü başladığı zaman gıdaların ince bağırsak bölgesine güvenli ve kontrollü bir şekilde geçmesine izin veren yapıdır. Tüp mide ameliyatından bu bölgede herhangi bir işlem yapılmadığından dolayı ameliyat sonrası hastaları çok daha rahat bir şekilde beslenmektedir.
Metabolik cerrahi ameliyatlarında pilor kası üzerinde devre dışı bırakma gibi bir işlem olduğunda özellikle karbonhidrat oranı fazla olan besinlerden sonra ciddi oranda bulantı, kusma görülebilmektedir. Hatta bazı hastaların yapısına bağlı olarak ani tansiyon düşmeleride oluşabilmektedir. Ani tansiyon düşmesi sonucu bayılma durumu oluşmasına Dumping Sendromu denilmektedir. Özellikle mide bypass ameliyatlarında bu tür sorunlar çok sık görülebilmektedir. Fakat tüp mide ameliyatında pilor kası korunduğu ve herhangi bir kısıtlama yapılmadığından dolayı bu tür sorunlar ortaya çıkmamaktadır.
Pilor kasının diğer bir özelliği de ince bağırsak üzerinden gelebilecek safranın mideye girişini engellemektedir. Pilor kası bu görevi gösteremediği zaman midede tahriş olabilmektedir. Obezite ameliyatları arasında pilor kasının korunduğu operasyonlar;
• Sleeve Gastrektomi (Tüp mide)
• Duadenal Switch
• Diverted Sleeve Gastrektomi
Tüp mide ameliyatı başta olmak üzere aşırı kilo ile mücadelede bu ameliyatlar pilor kasının işlevine herhangi bir zarar vermemektedir.
Tüp Mide Ameliyatı Hangi Hastalara Uygulanır
Obezite ile mücadelede en etkili yöntemler arasında bulunan tüp mide ameliyatı özellikle aşırı kilolu ve beden Kitle İndeksi 35 ve üzeri olanlarda ilk tercih olmaktadır. Diğer hastalarda ilk öncelik doktor kontrolünde diyet ve egzersiz programları olmaktadır. Bu programlarda en az 2-3 sene fayda görememiş orta sınıf obezite hastalarında da tüp mide ameliyatı uygulanabilmektedir. Özellikle Beden kitle indeksi 50 ve üzeri olan hastalarda operasyon süresi çok kısa olmasından dolayı vakit kaybedilmeden uygulanması uygun görülmektedir. Aşırı kilolu hastalarda ameliyat süresi ne kadar kısa olursa komplikasyon oluşma riskide o kadar az olacağından dolayı tüp mide ameliyatı ilk seçenek olmaktadır.
Tüp mide ameliyatı şeker hastalığı, hipertansiyon, uyku apnesi gibi sorunları olan hastalarda da vücut kitle indeksi 35 ve üzeri olması durumunda da güvenli bir şekilde uygulanabilmektedir.
Tüp Mide Ameliyatının Avantajları
Ülkemizde son dönemlerde en çok tercih edilen obezite ameliyatları arasında olan tüp mide operasyonlarının avantajları arasında;
• Operasyon sonrasında midenin fonksiyonlarında herhangi bir değişme olmamaktadır. Sadece mide hacminin küçülmesi ile kilo sorunu ile mücadele amaçlanır.
• Midede açlık hissini uyandıran hormon Ghrelinin salgılandığı bölüm mideden çıkartıldığı için hastaların daha az acıkması ve daha az porsiyonlar ile doyması sağlanır.
• Özellikle Pilor kasının işlevinin korunmasından dolayı diğer operasyonlarda görülme riski olan Dumping Sendromu görülmez ve iyileşme sürecini hastalar daha kolay atlatabilmektedir.
• Ülser oluşma riski tüp mide ameliyatı sonrasında çok düşük ihtimallerde görülmektedir.
• Hastaların ameliyat sonrası iyileşme süreci ve tedavi etkisi kıyaslandığında diğer ameliyatlara göre daha çok etkilidir.
• Laparoskopik sistem ile uygulanmaktadır. Özellikle ağır obezite sınıfında bulunan ve kalp rahatsızlığı gibi sorunları olan hastalarda da uygulanabilmektedir.
• Yapılan çalışmalarda ameliyat sonrası ölüm riski görülme oranları çok düşük olduğundan dolayı güvenli ameliyat sınıfındadır.
Tüp mide ameliyatı genel olarak bakıldığında obezite cerrahileri arasında birçok avantajı bulunmaktadır. Fakat operasyonun tek başına bir mucize olarak görülmemesi gerektiği birçok uzman doktor tarafından belirtilmektedir. Çükün hasta operasyon sonrası verilen beslenme ve egzersiz programlarına uymaması durumunda kilo sorunu tekrar kendini gösterebilmektedir. Bu sebepten hastaların ameliyat olmadan önce operasyonun bütün detayları ve operasyon öncesi yapması gereken bütün ödevlerin çok iyi bir şekilde anlatılması gerekmektedir