Şişmanlık Basit Bir Sebep Sonuç İlişkisi Değildir..
- Aşırı yemek yemek nedir?
Bir kişinin kilosunun artmasına sebep olacak kadar fazla besin tüketmesidir. Şişmanlık sadece fazla yemek ile oluşan bir problem değildir. Şişmanlığın birçok sebebi vardır. Bunlar; genetik, fizyolojik ya da davranışsal faktörlerin karmaşık etkileşimidir. Konun uzmanlar tarafından tam bir sebep şudur denilecek noktaya gelememesinin sebebi bu karmaşık faktörlerin bireyden bireye farklılık göstermesidir. Psikolojik durumun kişinin kilosu üzerinde etkisi olmasının sebebi, bu faktörlerin farklı durumlarda yeme davranışını ve enerji kullanımını etkilemesidir.
Şişmanlığa yol açan psikolojik problemlerle şişmanlık sonucu ortaya çıkan psikolojik problemleri birbirinden ayırmak mümkün olabilmektedir. Kişiler yeme davranışlarına öyle odaklanmıştır ki neden yediklerini anlayamaz duruma gelmişlerdir. Bu gibi durumlarda bir uzmandan destek almak gereklidir.
Şişmanlara Özgü Bir Kişilik Var mıdır?
Sen şişman olduğun için çok sinirlisin..
Sen şişmanladıktan sonra böyle oldun, insanlara kötü davranıyorsun..
Sen şişman olduğun için sempatiksin..
Sen şişman olduğun için insanlara hayır demeyi bilmiyorsun..
Sen şişman olduğun için insanlar seni sevsin diye ortamlarda fazla para harcıyorsun..
Sen sen sen..
- Peki sizce şişmanlara özgü bir kişilik mi var ki; insanlar bu kadar çok önyargı ile karşı karşıya kalıyor?..
Şişmanlıkla kişilik arasındaki ilişkiye farklı bakış açıları vardır. Örneğin bazı oteriteler içinde olanlara göre aşırı yeme isteğinin güçlü, zorlayıcı dürtüsü doyma mekanizmasına ağır basar ve böylece kişi aşırı yeme davranışı içine girer. Aşırı yeme aynı zamanda depresyon ve anksiyete ile ilgili hastalıklı (sağlıklı olmayan-patolojik) bir uyum davranışıdır. Bu görüşe göre şişman insanlar, çocukluklarında endişe ve gerginlikle mücadele aracı olarak “yemeyi” öğrenirler. Bunun sonucu olarak da oluşan şişmanlara özgü, pasif, bağımlı kişilik özellikleri problemlerle başa çıkmak için alternatif yollar geliştirmelerine engel olur.
Gerçekten de yapılan araştırmalar şişmanların normal ağırlıktaki kişilere kıyasla, endişe ve sıkıntı yaratan durumlarla karşılaştıkları zaman daha fazla yemek yediklerini ve iç gerginliklerini böylece hafiflettiklerini ortaya koymuştur. Fakat bu tepki şişmanlığın sadece bir boyutunu ortaya koymaktadır. Çünkü yapılan çok sayıda araştırmanın sonucu toplum içinde şişmanların normallere kıyasla daha fazla nevrotik davranış, psikiyatrik veya duygusal bozukluk göstermediği yönündedir. Yani zayıf insanların da şişmanlar kadar psikolojik problem yaşadığı konusunda bir görüş ortaya atılmıştır. Bu görüşü benimseyen oteritelere göre kişilerin psikolojik problemler yaşamasının sebebi kiloları değil altta yatan kişilik özellikleridir. diyet programlarının kişinin depresif duygu durumunu tetiklediği ve bu sebep ile devam edemediği klinik gözlemler ışığında da çok açıktır. Bu kişilerin depresif duygu durumuna yenilmemelerini sağlamanın tek yolu ise zîhinsel-davranışsal düzenlemelerin eşlik etmesidir.Bunun en büyük iki sebebi, kilo kaybının yavaş yavaş meydana gelmesi ve beslenmede aşırı sınırlamalara gidilmemesidir.
Duyulacak olan hazzın ertelenmesi zihinsel ve sosyal gelişimin belirli bir aşamasında çocuklukta kazanılan bir beceridir. Anne-baba çocuğun yeme davranışı üzerinde büyük bir kontrole giderlerse, çocuklar ağız yoluyla elde edecekleri hazla ilgili bir alışkanlık kazanmazlar ve böylece kendi yeme davranışları üzerinde kişisel kontrol geliştirmeleri mümkün olur. Eğer anne-baba veya çevreden bu tür bir dış kontrol gelişmezse, yiyeceklerin el altında olduğu ve çekici bir biçimde sunulduğu durumlarda çocuk kendisini bunları yemekten alıkoymaz.
O halde başta sorulan sorunun cevabı, “Şişmanlara özgü bir kişilik yoktur” olmaktadır.
Varmışçasına yaşıyor olmamızın sebebi ise
toplumsal yargılarımızdır..
Zayıf olan her zaman güzel olan olmayabilir..
Ne dersiniz?
Uzm. Klinik Psikolog- Bariatrik Psikolog
Merve PEHLİVAN