Psikolojinin, obezitenin başlangıcı; inançlar ve davranışların rolü, insanların bu durumlar nasıl baş
ettikleri ve bu duruma nasıl uyum sağladıkları, obezite ile nasıl baş edildiği, bireyin fiziksel ve psikolojik
sağlığı üzerindeki sonuçları açasından obezitede rolü vardır. Bu yazımızda obeziteyi anlamak ve psikolojik
olarak nasıl mücadele etmemiz gerektiği hakkında faydalı olabilecek bilgiler bulacaksınız.
Obezite Nedir?
Obeziteyi tanımlamak için farklı araçlar kullanılmaktadır. Bu yazımızda obezite teşhisi için en çok
kullanılan dört farklı etkeni inceleyeceğiz.
Nüfus Ortalamaları
Beden Kitle İndeksi (BKİ)
Bel Çevresi Oranı
Obezite Vücut Yağı Oranı
Obezitede Nüfus Ortalamaları
Nüfus ortalamaları belirli bir nüfusta ortalama kiloyu araştırmayı ve yüzdesel fazla kilo açısından birinin
ortalama kilonun altında, ortalama ya da ortalamanın üstünde olduğuna karar vermeye yaramaktadır.
1984 yılında obezite üzerinde yapılan araştırmaya göre
o %20-40 arası hafif obezite
o %40-100 arası fazla kilolu
o %100 ve üzeri aşırı kilolu
Olarak değerlendirme tablosu oluşturulmuştur. Fakat bu araştırmaya göre hasta teşhisi koymak ve
tedavi sürecine geçmek doğru bir kriter olmadığı ilerleyen yıllarda tespit edilmiştir. Hindistan nüfus
ortalamasına göre ağır kilolu olan bir Amerika’da normal kilolu olarak görülebilmesinden dolayı obezite
içinde doğru bir teşhis mekanizması olmamaktadır.
Obezitede BKİ Değer
Beden Kitle Endeksi yapınızın uygunluğunu belirleyen bir etkendir. Obezite teşhisinde kullanılan
yöntemler arasında olmaktadır. Kişilerin Kilosu / Boyunun m² hesapladığında ortaya çıkan sonuca göre
obez sınıfı belirlenmektedir. BKİ değerine
o 20-25 arası normal kilo
o 25-30 arası fazla kilo (1.derece obez)
o 30-40 arası klinik obezite (2.derece obez)
o 40 ve üzeri aşırı kilo (3.derece obez)
Fakat bu değerlendirmeyi yaparken kas ve yağ arasındaki ağırlık farklılıkları hesaba katılmamaktadır. Bu
sebepten dolayı vücut geliştirmesi yapan birisi aslında BKİ hesabına göre obez olarak değerlendirilebildiği
için BKİ değerleri tek başına net sonuç vermemektedir.
Obezitede Bel Çevresi Hesabı
Beden kitle endeksi obezitede teşhisinde en sık kullanılan yöntem olmasının yanında yağın konumu
hakkında bilgi vermediği için tek başına yeterli bir sonuç vermemektedir. Özellikle diyabet gibi
sorunlarda BKİ değeri analiz için yeterli bir ölçüt olmamaktadır. Diyabet hastalarında vücudun alt
bölgesinde yağ oluşumu yerine karın bölgesinde yağ oluşumu mevcuttur. İlk zamanlar araştırma
yapılırken bel:kalça oranı kullanılırdı fakat zamanla obezite teşhisinde bel çevresi hesabı daha sık
kullanılmaya başlanmıştır.
Erkek için ideal bel çevresi: 94 cm ve altı
Kadınlar için ideal bel çevresi: 80 cm ve altı ( Bayanlarda bel çevresi 88 ve üzerine çıkması
durumunda diyet ve egzersiz programlarının yapılması tavsiye edilmektedir.)
Yapılan araştırmalarda bel çevresinin ideal ölçülere getirilmesi özellikle Tip-2 diyabet hastalığı ile
mücadelede etkin rol oynadığı açıklanmıştır.
Obezitede Vücut Yağı Oranı
Sağlıklı bireylerinde vücutlarındaki yağ oranı tespitinin önemli olmasından dolayı birçok sağlık
araştırmacısı obezite teşhisinde vücut yağ oranını da teşhis için kullanılması gerektiğini açıklamıştır. Yağ
oranını ölçmek için genelde üst kol ve aşağı sırt çevresinde pergel kullanılarak deri kalınlığını ölçme
yöntemi kullanılmıştır. Fakat bu yöntem karın bölgesinde yağlanma olmayan obez hastaların teşhisinde
daha etkili olmaktadır.
Vücut yağı oranı hesabında kullanılan bir diğer yöntem ise biyoelektriksel direnç yardımı ile
yapılmaktadır. Kişinin eli ve ayağı arasında elektriksel bir akım geçirerek hesaplanmaktadır. Bu yöntemde
amaç su elektriği iletirken yağ iletmediği için çıkan iletkenlik değerlerine göre teşhis koyulabilmektedir.
Obezitede Ne Kadar Yaygındır ve Tedavi İçin Hangi Adımlar Önerilir
Tüm dünya genelinde obezite hastalığı dramatik bir şekilde artmaya devam etmektedir. Fakat 1993
yılından itibaren özellikle İngiltere ve Amerika’da artan obezite hastalığı yapılan sağlık devrimleri ve
bilinçlendirme politikası ile son beş yıldır yavaş bir şekilde düşüşe geçmeye başlamışken Türkiye’de
obezite artışı devam etmektedir.
Obezite oranlarının en yüksek olduğu ülkeler arasında Tunus, Amerika, Kanada ve Sudi Arabistan başta
gelmektedir. Obezitenin en düşük olduğu ülkeler arasında ise Çin, Mali, Japonya, İsveç ve Brezilya’dır.
Fakat Japonya’da obezite hastalığı dramatik bir şekilde artmaya devam etmektedir.
Tüm dünyada en riskli hastalıklar arasına alınan obezite için tıp alanında birçok tedavi yöntemleri
geliştirilmektedir ve bunların başında da obezite ameliyatı ilk sırada gelmektedir. Özellikle diyet ve
egzersiz programları ile başarı yakalayamamış kişilerde vücut yapıları uygun olması durumunda en etkili
tedavi aracı olarak bilinen obezite ameliyatı başta Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm dünyada
kullanılmaya başlanmıştır.
Türkiye’de obezite için en etkili mücadele aracı olarak Obezite Ameliyatı yöntemini seçmiştir. Fakat
cerrahi operasyonlar tek başına bir mucize gibi görülmemesi gerekmektedir. Özellikle ameliyat sonrası
yaşama çok dikkat edilmeli ve doktorun vereceği beslenme yöntemleri ciddi bir şekilde uygulanması
gerekmektedir.
Obezite Ameliyatı tedavi sürecinde yaygın olarak kullanılmasının başında çok hızlı etki ettiği, kalıcı kilo
kontrolü sağladığı ve operasyon sonrası kısa sürede taburcu olunmasından dolayı seçilmektedir. Obezite
ameliyatı olan kişiler 3-4 gün içinde taburcu olabilmektedir ve kısa bi süre sonunda normal yaşamlarına
dönebilmektedirler. Ameliyat sonrası verilen programlara uyulması ile 12-18 ay sonunda istenilen başarı
sonuçlarına ulaşılmaktadır.
Türkiye’de son yıllarda artan operasyon sayılarından dolayı birçok sağlık kuruluşunda obezite ameliyatı
olma imkanını bulunmasının yanında şuan için SGK tarafından obezite ameliyatı masrafları tam olarak
karşılanmamaktadır.