Son yıllarda özellikle genç nesillerde en çok görülen hastalıkların başında obezite ve depresyon gelmektedir. Özellikle yapılan araştırmalara göre kesin olmamakla beraber obezite ve depresyon arasında bir bağlantı olduğu tahmin edilmektedir. Obezitenin depresyona neden olabildiği gibi çift etkileşim sonucu depresyon durumlarının da obeziteye neden olduğu bilinmektedir. Özellikle uzun dönemli depresyon yaşayan hastaların obezite riski daha fazla olmaktadır.
Obez hastalar arasında farklı psikolojik yapılarda bulunmaktadır. Sadece yeme alışkanlıklarının obeziteye etki ettiği söylense de yanlış beslenme ve yanlış ortamlarda yemek yeme zamanla dengesiz beslenmenin etkisi ile obez sorununu ortaya çıkarmaktadır.
Obez hastalarında en sık görülen olumsuz psikolojik düşüncelerin başında kendine güvensizlik, çekingenlik ve sosyal yaşamdan kopya gibi yapılar oluşturmanın yanında genç obezlerde evlilik çağına gelinmesi ile beraber ciddi depresyon durumlarının oluşmasına etki etmekle beraber artan fiziksel aktivite azlığı obezite hastalığının sürekli artmasına neden olmaktadır.
Toplumun Obezlere Bakış Açısı
Genel olarak toplum tarafından obezlere belli olarak uygulanmasa da yansımalı psikolojik ile ayrımcılık uygulanmaktadır. Özellikle evlilik ve sosyal ilişkilerde obezlerin uğramış oldukları ayrımcılık hastaların daha çok içine kapanmalarına neden olmasından özellikle tedavi sürecinde zorluklar oluşturmaktadır. Ülkemizde meslek gruplandırmaları üzerinden obezlere uygulanan ayrımcı düşünce hastaların motive kaynaklarının tükenmesine neden olmaktadır.
Obezitenin yaşa göre depresyonla ilişkisi ise 2008 yılında yapılan bir araştırma kapsamında çapraz sıralama olarak açıklanmıştır. Erişkin yaşlarda obezite sorunu olan hastalarda beraberinde depresyon oluşurken genç yaşlarda depresyon oluşumu ise beraberinde obeziteyi oluşturduğu görülmektedir.
Leptin Hormonunun Obeziteye Etkisi
Depresyon ve obezitenin ilişkisinin leptin hormonu üzerinden kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Leptin hormonu toklu hissi oluşturmasının yanında antidepresan etkisinin de bulunmasından dolayı eksikliği durumunda hem açlık hissinin artması hem de depresyon psikolojisinin artmasını oluşturmaktadır. 2009 yılında yılında yapılan bir araştırma kapsamında obezite teşhisinde sadece vücut kitle indeksi üzerinden gidilmemesi ve hastanın vücut ağırlığının da teşhis aşamasında değerlendirilmeye alınması gerektiği belirtilmiştir.
İkizlerde Obezite ve Depresyon İlişkisi
Obezitenin nedenlerinin tespiti için genetik teşhisin önemini vurgulamak isteyen araştırmacılar özellikle ikizler üzerinde yaptıkları incelemede depresyonun genetik bileşenlerinin obezite ile %12-13 oranında paylaşıldığı tespit edilmiştir.
Hangisi Bir Diğerinin Etkiliyor
Genel olarak obezitenin depresyon ile ilişkisi tam olarak açıklığa kavuşmamış olsa da 2010 yılında Dr. Luppino ve çalışma arkadaşları tarafından yapılan meta analiz kapsamında her iki hastalığında birbirini etkilediği ve hangisi daha önce oluşuyor ise peşinden diğerini getirdiği sonucu ortaya çıkmıştır. Yani hasta obez ise ilerleyen dönemlerde depresyon ya da hastanın herhangi bir nedenden dolayı depresyona girmesi ve uzun süre kalması durumunda ise beraberinde obezite oluşumunu getirdiği tahmin edilmektedir. Niceliksel olarak ikili arasında yapılan araştırmalarda ise obezite hastalarının zamanda %50-55’i oranında depresyon oluştuğu gibi depresif dönemlerde olan hastalarda ise %58-60 oranında obezite başlangıcı görülmektedir.
Obezitenin Tehlikeli Psikolojik Düşüncelere Neden Olması
Obezite dış görünüm sorunu oluşturmasından dolayı özellikle bayanlarda intihar düşüncelerinin oluşmasına bile neden olabildiği görülmektedir. Özellikle 18-39 yaş arası bayanlarda obezite kaynaklı dış görünüm sorunlarından dolayı oluşan depresyon durumunda ilk kurtuluş olarak intihar düşüncesinin %25-30 oranında olduğu görülmektedir.
Obezite Ameliyatı Depresyon Oluşunu Önlüyor Mu?
Çağın hastalıkları arasında kendine yer bulan obezite için en etkili tedavi yöntemleri arasında bulunan obezite ameliyatı özellikle kısa sürede fayda sağlamasından dolayı hastaları aşırı kilolarından kurtararak psikolojik olarak da hastalara destek sağlamaktadır. Hasta kendinde oluşan değişimi görmesi ile beraber motive olma duygusu artmasından dolayı birçok sağlık sorunlarında da düzelme görülmektedir. Özellikle solunum problemleri, damar sorunları gibi hastalıklarında düzelmesi daha sağlıklı bir yapı oluşturmasından dolayı hastalardaki iyileşme süresi tetiklenmektedir.
Obezite ameliyatı etkili olasının yanında kendi başına bir zayıflama aracı olarak da düşünülmemesi gerekmektedir. Ameliyat sonrası hastaların verilen programlara kesinlikle uyması gerekmektedir. Bazı durumlarda ağır psikolojik sorun kaynaklı obezite hastalığı için uygulanacak ameliyat ile beraber psikolojik destekte alınması gerekebilmektedir. Özellikle hastaların bazı alışkanlıklarının önlenmesi ve tedavi sürecine motive olması için hem ailesinin desteği hem de psikolojik destek alması gerekmektedir.
Obezite ameliyatı sonrası yaşanacak hızlı kilo vermenin kontrol altında tutulması ve tekrar kilo alınmasının önlenmesi için hastalara tedavi sürecinin önemini kavramasını sağlamasına yardımcı olunacak aktiviteler hakkında da bilgi verilmesi gerekmektedir.
Ebeveynlere Düşen Görev
Başta Amerika gibi ülkelerde obezite hastalığının artmasındaki en büyük neden işlenmiş gıda ve fast food kültürümüm çok yaygınlaşması ile beraber genç obezite sorunları ortaya çıkmaktadır. Genç obezite beraberinde depresyonu da getireceğinden dolayı aslında hastalığın toplumsal bir hastalık olarak değerlendirilmesi ve başta ebeveynler olmak üzere kapsamlı bir eğitim ve önleme programları oluşturulması gerekmektedir. Özellikle ebeveynler çocukları doğru beslenmeye teşvik etmeye yönlendirmenin yanında okul kantinlerinde obeziteye zemin hazırlayan gıdalarında satışının durdurulması yönünde çalışmaların yapılması gerekmektedir. Son yıllarda ülkemizde de artan hazır ve işlenmiş gıdaların tüketimi obezite oranlarının artmasına neden olmaktadır.