Obezitenin tedavi edilmesiyle ilgili sorunlar gerçekten tedavi edilmeli mi sorunu doğurmaktadır. Bunu yanıtlamak için tedavinin faydaları, tedavi alternatifleri ve kişisel sorumluluğunun rolünü incelemek gereklidir.
Obezite Tedavisinin Faydaları
Başarısız olmuş obezite tedavileri, negatif duygu durumla ilişkili olmasına rağmen, gerçek kilo kaybının sevinç, öz güven ve artmış mutluluk hisleri gibi olumlu değişikliklerle ilişkili olduğu belirlenmiştir. Bu başarısız olmuş diyet girişimleri zararlıyken, başarılı tedavinin psikolojik ödülleri beraberinde getirebileceğini öne sürmektedir. Obezite tedavisinin fiziksel etkileri de benzer sonuçlar göstermektedir. Yo-yo diyeti ve kilo dalgalanması, KKH ve ölüm riskini artırabilir, anca yalnızca %10 gerçek kilo kaybı, iyileşmiş kan basıncı ve Tip 2 diyabet için faydalar ile sonuçlanabilir. Bu sonuçlar, bir kez daha gerçek kilo kaybının önemli psikolojik ve fiziksel faydaları olduğunu bildirirler. Cerrahi işlem yapılan bir grup aşırı obez katılımcı ile davranışsal diyet programı alan bir karşılaştırma grubunu kıyasladılar. Sonuçlar, cerrahi grubunun hem kilo kaybı hem de kilo korumasında daha yüksek oranlara ulaştığını gösterdi. Ayrıca diyet grubu, cerrahi gruba göre yemek ile zihin meşguliyeti ve depresyon gibi psikolojik özelliklerde anlamlı düzeyde daha yüksek değişiklikler bildirdi. Böylece, cerrahi yoluyla kilo kaybı hem fiziksel hem de psikolojik faydaları sağladı. Bu yüzden, kilo kaybı sadece tedavisi başarılıysa ve sonuçlar kalıcıysa obez kişilerde faydaları olabilir. Bu nedenle, diyet yapmak bir tedavi olarak reddedilebilir ama kilo verme hala faydalı olarak görülebilir.
Sadece olumlu bir sonuç garantilenirse, aşırı obezlerin tedavisine ilişkin bir tartışma yapılabilir çünkü başarısız olmuş tedaviler, tedavi girişiminin olmamasından daha zararlı olabilir.
Obezite Tedavi Alternatifleri
Kısıtlama kuramının olası sonuçları, obez kişilerin kısıtlayıcı yeme davranışından kaçınmaları gerektiğini öne sürmektedir. Diyet yapmak, kilo kaybı için küçük bir fırsat sunmakta ve hem fiziksel hem de psikolojik olumsuz sonuçlar için büyük bir riske neden olmaktadır. Diyet yapmayı tedavi denkleminden çıkarmak bizi öncelikle ilaç tedavileri ve cerrahiye yöneltir.
Obezite İçin Cerrahi Tedaviler
Obezite için 21 farklı cerrahi yöntem olmasına rağmen, en popüler iki yöntem gastrik bypass ve gastrik bantlamadır. İsveç’teki araştırmacılar, obezite ameliyatı ya da geleneksel obezite tedavisi alan yaklaşık 1000 eşleştirilmiş hasta çiftini araştıran geniş ölçekli İsveçli Obez Denekler (İOD) çalışmasını yürüttüler. Sonuçlar, cerrahi grubunda iki yıl sonra ortalama 28kg, geleneksel grupta ise sadece 0.5 kg kilo kaybı olduğunu gösterdi. Sekiz yıl sonra cerrahi grubundaki kilo 20 kg ile yüksek seviyede kaldı ve hipertansiyonda 2 yıl üzerinde azalma ve diyabette 8 yıl üzerinde azalmayla ilişkili bulundu. Bu çalışma cerrahinin hem kilo kaybı hem de kilo korunmasında etkili olabileceğini ve kardiyovasküler hastalık için risk faktörlerinde bir azalmayı da beraberinde getirdiğini gösterdi. Obezite cerrahi tedavisi, ABD ve farmakolojik müdahalelerle kilo vermemiş, BKİ’si 40’tan yüksek olan (ya da obezite komplikasyonları >35) kişilere, olası yan etkileri konusunda bilgi verildiği takdirde tavsiye edilmektedir. Ancak obezite cerrahisi sadece kiloyu etkilemez. Bazı araştırmalar, sağlık durumu ve psikolojik rahatsızlık gibi kişinin psikolojik durumundaki operasyon sonrası değişiklikleri incelenmiş ve bir dizi çalışma, özellikle uzun süre kilo gösteren hastalarda önemli iyileşmeler göstermiştir. Örneğin kesitsel araştırmalar sağlıklı kontrollerle karşılaştırıldığında cerrahi hastalarında artmış yaşam kalitesi belirlenmiştir ve bu bulgu geçmişe dönük ya da boylamsal desenler kullanan çalışmalarla da desteklenmiştir. Özellikle, İOD hastalarının geniş ölçekli bir takibinde, karlasson ve arkadaşları (1998), duygu durum bozuklukları, zihin sağlığı, sağlık algıları ve sosyal etkileşim bakımından işlevselleştirilmiş sağlığa ilişkin yaşam kalitesinde bir artış bildirilmiştir. 2002 yılında Bocchieri ve çalışma arkadaşları, obezite cerrahisinin psikososyal sonuçlar üzerindeki etkisini inceleyen literatürün kapsamlı bir gözden geçirmesini yapmış ve genel olarak, “ampirik kanıtlar … olumlu bir yöne işaret ediyor gibi görünmektedir” sonucuna varmıştır.2006 yılında ise Ogden ve çalışma arkadaşları tarafından yapılan başka bir araştırmaya göre, hastaların obezite cerrahisi deneyimlerini araştırmak için nitel bir çalışma yürütmüş ve hastaların ne kadar ve ne yiyebilecekleri üzerinde kontrol ve kısıtlı seçme hakkı dayatılınca, ameliyat ve midelerini küçültme sürecinin paradoksal bir biçimde kiloları ve yeme davranışları üzerinde daha kontrollü hissetmelerini sağladığı sonucuna varmışlardır.
İlaç Tedavileri
İlaç tedavisi, Birleşik Krallık’ta sadece BKİ’si 30 veya daha yüksek hastalar için yasal olarak mevcuttur ve hükümet birimleri anti-obezite ilaçlarının kullanımı konusunda giderek daha kısıtlayıcı olmaktadır. Örneğin, kilo kaybına sebep olması konusunda ikisi de epey etkili olmasına rağmen, kalp hastalıklarıyla ilişkileri olması nedeniyle fenfluramin hem de deksfenfluramin yakın zamanda piyasadan çekilmiştir. Güncel öneriler, ilaçların sadece diğer yaklaşımları başarısız olduğunda kullanılmaları gerektiğini ilk olarak üç aydan uzun süre reçetelendirilmemeleri gerektiğini ve eğer kiloda %10 azalma elde edilmediyse durdurulmaları gerektiğini belirtir. Bu zamanın ötesinde devam eden ilaç kullanımına yeniden inceleme ve yakın takip eşlik etmelidir. Günümüzde, diyet ve egzersiz programları ile birlikte verilen iki grup anti-obezite ilaç grubu mevcuttur. İlk grup, merkezi sinir sistemini etkiler ve iştahı baskılar. Bunlardan en çok kullanılıanı, katekolamin yolağını etkileyen fentermin ve noradronerjik ve serotonerjik yolakları etkileyen sibutramindir. Bu ilaçların etkinliğine dair bazı kanıt vardır, anca mide bulantısı, ağız kuruluğu ve kabızlık gibi yan etkileri vardır. İkinci grup ilaçlar, gastrointestinal sistemi etkiler ve bunların daha başarılı olanları, yağ emilimini azaltır.