
Bir kişinin kilosu normalde olması gereken oranların üzerine çıkmaya başladığında “şişmanlık” kavramı gelişmeye başlar. İşte kişi kilo almaya başladığını hissettikten sonraki dönemde kilosunu kontrol etmeli ve düzenli olarak vücut kitle indeksini hesaplayıp normal oranlar arasında olup olmadığına bakmalıdır. Elbette ki bahsi geçen bu durum en ideal olanıdır. Ancak zaten hemen herkesin kendi boyu, yaşı için hangi kilonun normal olduğu konusunda bir fikri vardır ve bu oran aşıldığında kontrolü ele almak gerekir. Bu düzlemde vücut kitle indeksi 25’in üzerinde olanlara beslenmesini kontrol altına almaları, günlük egzersizler yapmaya özen göstermeleri önerilir. Ancak vücut kitle indeksi 30 ve üzerindeyse kişinin kendi kendine uygulayabileceği yöntemler çok da etkili olmayacaktır. Böyle durumlarda doktora başvurup uzmandan yardım almak en iyisidir. Şişmanlık (obezite) sorunu ile doktora başvuranlara durumun ciddiyetine göre öncelikle sıkı bir diyet ve egzersiz programı verilmekte ve cerrahi operasyona gerek kalmadan tedavi edebilme yoluna gidilmektedir. Ancak kişi morbid obez (aşırı şişman) kategorisindeyse genellikle tek başına diyet ve spor faydalı olamamakta ve dolayısıyla cerrahi müdahaleye başvurmak gerekmektedir. İşte bu tür vakalarda kişinin midesinin hacminin küçültülmesi ve besin emilimin azaltılması amacı doğrultusunda uygulanan cerrahi işlemler Obezite Cerrahisi olarak adlandırılmaktadır. Obezite vakalarında diyet ve egzersizle bir ölçüde kilo vermek mümkün olsa da verilen kilolar kısa geri alınmakta ve kesin tedavi gerçekleştirilememektedir. Ancak obezite cerrahisi ile bu sorun tamamen ortadan kaldırılabilmektedir.
Obezite cerrahisi hangi hususlara dayanır?
Obezite cerrahisinde temel amaç, tedavi gerektiren şişmanlığı tamamen ortadan kaldırmaktır. İşte bunun için kişinin fazla yiyerek büyüttüğü mide hacmi küçültülür ve besin emilimi kısıtlanır. Bu sayede az acıkan ve az gıda alan kişi kısa sürede zayıflar ve eski kiloları geri gelmez. Günümüzde obezite tedavisinde kullanılan en etkili ve başarılı tedavi obezite cerrahisidir. Uzmanlar tarafından uygulanan cerrahi operasyon sayesinde kişi hem kilo vermiş olur hem de obeziteden kaynaklanan hastalıklarının hemen hepsinden kurtulur. Bu sayede obezite ya da bunun yol açtığı diğer hastalıklardan dolayı yaşanan can kayıpları önlenebilmektedir. Bir kişi 5 yıldan daha uzun süredir aşırı şişman ise ve 20 yaşından büyük 60 yaşından küçükse obezite cerrahisi uygulanması mümkündür. Ancak bazı hasta grupları, obezitenin yanında başka hastalıkları da olan ve ilerlemiş vakalar da obezite cerrahisi uygulanamayabilmektedir.
Obezite cerrahisi kimlere uygulanmaz?
Obezite; kişinin sağlıksız beslenmesi, hareketsiz bir yaşam sürmesi ve genetik özelliklerden kaynaklanmaktadır. Bu bakımdan yeme bozukluğu olan kişiler, gereğinden fazla ve kalorili besinler tüketenlerin obez olmaları doğaldır. İşte bu şekilde çok ciddi yeme bozuklukları olan ve obezitenin aşırı kilo alımıyla devam ettiği kişilerde obezite cerrahisi uygulanamamaktadır. Bununla birlikte iltihapla mücadele eden, yangı önleyici etkisi olan ilaçlar kullananlar, üst sindirim borusunu etkileyen hastalıkları olanlarda ve sistemik hastalık vakalarında obezite cerrahisi uygun görülmemektedir.
Obezite cerrahisinde hangi yöntemler kullanılır?
1. Sleeve Gastrektomi (tüp mide ameliyatı)
Kişi gereğinden fazla yedikçe midesi hacim olarak büyür ve mide büyüdükçe de kişinin doyuma erişmesi için gereken miktar artar. Bir çeşit kısır döngü haline gelen bu durumun sonucunda da obezite kaçınılmaz olur. İşte bu bağlamda obezite cerrahisinin asıl amacı da büyüyen bu mideyi küçültmek ve kişinin ihtiyaç duyduğu besin oranını azaltmaktır. Tüp mide ameliyatında da midenin geniş tarafı cerrahi operasyonla kesilip çıkarılır ve geriye tüp şeklinde küçülmüş bir mide kalır. Bu sayede kişi az bir miktar yediğine doygunluk hisseder ve dolayısıyla da kilo vermeye başlar.
2. Gastrik Bypass
Obezite cerrahisinin hastaya kilo verdirme amacı dolayısıyla Gastrik Bypass yöntemi kullanılarak hem kişinin gıda alımı hem de gıdaların emilimi azaltılır. Bu bağlamda hastanın hem midesi hacim olarak küçültülür hem de ince bağırsağın bir kısmı sistem dışı bırakılarak besinlerin emilimi sınırlandırılır. Zira bağırsak ne kadar uzun olursa vücuda alınan besinler de o kadar uzun yol alırlar ve bu yol boyunca da emilim gerçekleşir. Ancak yol kısaltıldığında emilim de kısıtlanmış olur. Ancak Gastrik Bypass yönteminin midenin hacmini küçültmek konusunda çok etkili olduğu bilinirken, emilimi azaltmak konusunda yeterince başarılı olmadığı da bilinmektedir.
3. Duodenal Switch
Obezite cerrahisi çok uzun bir geçmişe dayanmaktadır ve bu geçmişin en eski, başarılı ve en uzun süre kilo kaybı sağlayan yönteminin de Duodenal Switch olduğunu söylemekte fayda vardır. Bu yöntemin başarısı ve tercih edilirliği gıda emilimini büyük oranda kısıtlamasıyla bağlantılıdır. Obezite cerrahisinde kullanılan diğer yöntemler mide bypassı şeklinde iken, Duodenal Switch ince bağırsak bypassıdır. Bu sebeple de gıdaların emilimi çok daha iyi kısıtlanır. Duodenal Switch’de mide küçültme yoluna gidilmez, gıda emilimini kısıtlamak amaçlandığından fazla kalorilerin emilmesi engellenir ve bu sayede hasta daha kısa sürede ve daha etkili kilo kaybı yaşar. Operasyon sonrasında hastanın kendisini kısıtlamasına gerek kalmaz, zaten bağırsağının emilimi kısıtlanmış olur. Diğer obezite cerrahisi yöntemlerinde hastanın ömrü boyunca diyet yapması ve gerekirken Duodenal Switch yönteminde diyet gerekmez ve hasta istediği gibi beslenebilir. Ancak kişi ameliyat sonrasından başlayarak bir ömür boyu doktorun öneri ve kontrolleri eşliğinde vitamin ve mineral desteği almak durumundadır. Zira emilim ciddi oranda kısıtlanmıştır.