Mide küçültme ameliyatı sonrası, hastanın yaşam alışkanlarını ömür boyu sürdürmesi gereken bir sürecin başlangıcıdır. Bunun dışında tüp mide ameliyatı yani mide küçültme ameliyatı, obezite ameliyatları arasında komplikasyon risklerinin en düşük olduğu ve güvenilir kabul edilen en yaygın ameliyatlardan biridir. Peki, mide küçültme ameliyatı sonrası neler oluyor?
• Hastaların en çok beklediği değişim yani kilo kaybı kısa sürede başlıyor,
• Kilo kaybının aşırır hızlı olmaması için doktorun verdiği talimatların uygulanması gerekiyor,
• Bağışıklık sistemi, yeni vücut işlevlerine alışma sürecinde olduğu için zayıflamayabilir. Bu sebeple de enfeksiyonlara ve vitamin eksikliğine karşı dikkatli durulmalıdır.
• Sık sık kontroller yapılıyor ve spor yapılabilecek zaman geldiğinde düzenli olarak egzersizler yapılıyor.
• Sonrasında başarılı, sağlıklı ve ideal kiloda yaşam sürmek mümkün oluyor.
Tüp mide ameliyatı sonrasında hangi komplikasyonlarla karşılaşabilirim?
Tüp mide ameliyatından sonra meydana gelebilecek cerrahi komplikasyonlar oldukça nadirdir. Diğer obezite ameliyatları ile kıyaslandığında, ciddi risklerin görülme oranı oldukça düşüktür. Ancak elbette her cerrahi operasyonda olduğu gibi bazı komplikasyonlar görülebilir. Görülebilecek en yaygın komplikasyonlar ise; kanama, dikiş hattının ayrılması olarak sayılabilir. Bu aşamada bilinmesi gereken, mide küçültme ameliyatının yalnızca uygun hastalara uygulanması gerektiğidir. Bununla beraber obezite ameliyatları vücut kitle indeksi (VKİ) 40 ve üzerinde olan aşırı kilolu bireylerde yapılmalıdır. Bu kuralın dışında, ancak yaşamı etkileyecek kadar obeziteye bağlı sorunları olan hastalarda VKİ 35-40 arası ise, obezite cerrahisi yapılabilir.
• Bunun dışında her mide ameliyatından sonra akciğer ombolisi riskli vardır. Bundan dolayı da hastalar ameliyattan önce kan sulandırıcı ilaçlar almaktadır. Bununla beraber operasyona başlamadan önce, yüksek basınçlı diz üstü varis çorabı giydirilir. Akciğer embolisi gelişmesi, hastaneden kalma süresini uzatabbilir ve komplikasyonları arttırır. Bu sebeple de hastalar, ameliyat sonrası ani gelişen göğüs ağrısı, nefes darlığında erken davranıp akciğer embolisi konusunda bilgili ve dikkatli davranmalıdır.
• Diğer bir akciğer için risk ise, kısmi olarak akciğerin bir bölümünün sönmesidir. Atelektazi şeklinde ifade edilen bu durumun ilerlememesi açısından erken ameliyat sonrası dönemde her hastaya mutlaka göğüs fizyoterapisi uygulanması gerekmektedir.
• Kısmi veya tam bağırsak tıkanıklığı, her karın ameliyatından sonra meydana gelebilecek bir risktir. Hasta gaz ve dışkı çıkaramadığı durumlarda meydana gelir. Çoğunlukla 24 saat kadar süren bu tabloda, karında şişkinlik ve ağrı oluşmaktadır. Bu durumun tedavisi için hastaya burundan mide sondası takılır ve ağızdan gıda alımına ara verilir. Şayet hastanın bağırsak hareketleri düzelmemişse yeniden ameliyat söz konusu olabilmektedir.
• Ameliyattan sonra reflüye yatkınlık meydana gelebilir. Ancak bu oran yalnızca dörtte bir olmaktadır. İlaç gerektirecek kadar ciddi reflü sorunlarının görülmesi oldukça nadirdir. Ancak hastada reflü söz konusu ise tüp mide ameliuyatı yerine alternatif yöntemler düşünülmesi daha sağlıklı olacaktır.
• Hastanın tüp mide ameliyatı sonrası yeniden hastanede yatmasını gerektirecek bir sorunla karşılama riski tüm ameliyat olan hastalar arasında %5 oranında olmaktadır.
• Geç dnemde meydana gelebilecek sorunlar arasında ise yaygın olan bazıları hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Bu riskler arasında ilki; mideden başlayıp karın derisine kadar uzanabilen fistüllerdir. Çoğunlukla, cerrahi işlemden sonra tam iyileşemeyen karın içi enfeksiyon veya apse neticesinde fistül gelişimi söz konusu olabilir. Bu gibi durumlar söz konusu ise, tedavi; enfeksiyonun olduğu alana bir kateter yerleştirilerek sağlanır. Şayet fistüllerde iyileşme sağlanamazsa, hastanın yeniden ameliyat olması gerekebilmektedir.
Tüp mide ameliyatından sonra metabolik olarak yaşayacağım değişimler nelerdir?
Tüp mide operasyonları; midenin küçülmesi ile kilo kaybı sağlasa da, ameliyat geri döndürülebilir bir işlem olmadığı için uzun yıllar boyu sürecek sonuçlar meydana gelir.
• Örnek olarak tüp mide operasyonlarında B vitamini eksikliği, demir eksikliği, folik asit eksikliği ve D vitamini eksikliği meydana gelebilir. Bundan dolayı da hastanın düzenli olarak vitamin ve diğer besin ögeleri için kontrollerini gerçekleştirilmesi önemlidir.
• B vitamini eksikliği, erken dönemde tespit edilmezse, beyin fonksiyonlarının etkilendiği; B1 vitamini eksikliği Wernicke-Korsakoff Sendromu oluşabilir. Bu durum; hastada bunama belirtilerine yol açar.
• Demir eksikliği, kansızlık ile belirti vermektedir. Hastada soluk görünümün dışında, çabuk yorulma ve hızlı kalp atımı en sık karşılaşılan bulgulardır.