Mide küçültme ameliyatları günümüzde başarı oranları tatmin edici oranda uygulanmaktadır. Oldukça pratik bir yöntem olması ile de sıkça uygulanan bir obezite cerrahi yöntemi olarak karşımıza çıkar. Obezite cerrahisi genel olarak aşırı kilolu olan kişilerin cerrahi yöntemlerle kilo kaybı yaşaması amacıyla uygulanan yöntemlerdir. Bunun yanı sıra tip 2 diyabeti de tedavi etmek için kullanılan mide-bağırsak ameliyatları da bariatrik cerrahi kapsamına girmektedir. Bariatrik cerrahi kavram olarak Yunanca’daki ağrılık anlamına gelen ‘baros’ kelimesinden üretilmiştir. Ağırlık kaybı sağlayan mide bağırsak sistemi operasyonlarına bariatrik cerrahi ismi verilmektedir. Bariatrik cerrahi ise kendi arasında obezite ve diyabet cerrahisi olarak ikiye ayrılmaktadır.
Mide Küçültme Ameliyatı Kimlere Uygulanır?
Mide küçültme ameliyatı herkese uygulanabilen bir ameliyat değildir. Vücut kitle indeksinin kırk ve üzerinde olması ile beraber yağ kütlesinin de yüzde 30 ve üzerinde olması gerekmektedir. Bunun dışında vücut kitle indeksi 35 ve üzeri olan ancak obezite ile beraber yandaş ciddi bir sağlık sorunu olan kişilere de mide ameliyatı uygulanabilir. Bu hastalıklar; kilo ile beraber görülen şeker hastalığı, hipertansiyon yani yüksek tansiyon, akciğer sorunları gibi. Vücut kitle indeksi 30 olması ile beraber Tip 2 diyabeti olan ama tedavilerle düzelmeyen hastalar da uzmanların onayı ile mide ameliyatı olabilmektedir. Bunun dışındaki hastalar mide küçültme ameliyatına uygun değildir. Kısıtlayıcı operasyonların besinalımında azalmaya ve öğünden sonra doygunlukta artmayı sağlamaktadır. Ancak emilimi azaltıcı ameliyatların kalori, protein ve diğer besinlerin emilimini azaltarak etki göstermektedir. Günümüzde en sık uygulanan iki cerrahi işlem sleeve gastrektomi ve gastrikbypass olarak karşımıza çıkmaktadır. Sleeve gastrektomi kısıtlayıcı bir operasyondur. Ancak gastrik bypass kısıtlayıcı olmakla beraber emilim azaltıcı da bir uygulamadır.
Tüp Mide Ameliyatı Nedir?
Tüp mide ameliyatının tıp literatüründeki ismi sleeve gastrektomi olaraak geçer. Ameliyat esnasında midenin sol bölümü çıkarılmaktadır. Operasyon genel anestezi altında yapılmakla beraber laparoskopik yöntemlerle tamamlanmaktadır. Mide sol yan bölümü aşağıdan yukarıya fundusa doğru serbestleştirilmesi işlemi tamamlanır. Bu aşamadan sonra ise stapler adı verilen otomatik zımba makineleri aracılığı ile dikilme ve ardından kesilme işlemi tamamlanır. Daha sonra hastada kalan mide kısmı ikinci bir dikişle dikilir ve işlem bitirilir. Bu ameliyatın kilo kaybı sağlamasındaki esas unsur; mide hacminin azaltılması ile kısıtlayıcı bir etki sağlamasıdır. Yani; normal mide hacmi 1.5-2 litre iken tüp mide ameliyatından sonra bu oran 150-200 ml olmaktadır. Bu sayede hasta daha az yemek yemek durumundadır. Bu etkinin dışında ise açlık hormonu olarak ifade edilen ghrelin isimli bir hormon en çok midenin fundus adı verilen kısmından salındığından, ghrelin düzeylerindeki azalma hastada açlık hissinde azalmaya yol açar. Tüp mide ameliyatı, midenin yaklaşık olarak yüzde seksenlik kısmının çıkarılmasıdır. Tüp mide ameliyatından sonra mideye tüp şekli verildiği için bu ismi almıştır. Geri dönüşü olmayan bir işlemdir. 1,3 cm genişliğinde kesiler açılır. Daha sonra bu kesilerden, ucunda kamera bulunan özel cerrahi araçlarla girilir ve gerekli işlemler tamamlanır. Tüp mide ameliyatı sayesinde midede açlık hissiyatı verilen “ghrelin” hormonu üreten bölüm tamamen alınır. Bir diğer yaygın şekilde uygulanan operasyon ise gastrik bypass olmaktadır. Bu operasyon genel olarak aşırı karbonhidrat tüketen ve sürekli yemek yeme alışkanlığına sahip hastalar için ideal olarak kabul edilir. Bu ameliyat da tüp mide ameliyatında olduğu gibi kapalı yani laparoskopik yöntemle uygulanmaktadır. Gastrik bypass ameliyatında midenin bir bölümü ayrılır. Direkt olarak ince bağırsağa bağlanır. Tüp mide ameliyatından farklı olarak midenin tamamı çıkarılması söz konusu değildir. Yalnızca bu alan kullanım dışı bırakılır.