Son yıllarda en çok görülen ve artamaya devam eden hastalıklar arasında olan metabolik sendrom kendi başına getirdiği zararların yanında hastada hipertansiyon sorunu ile beraber görülmesinde ciddi organ hasarlarına neden olduğu yapılan araştırmalarda tespit edilmiştir. Metabolik sendromtedavisi uygularken Kardiyo vasküler gibi bileşenlerinde ayrı tedavi edilmesi gerekmektedir.
Metabolik Sendrom Tanısında Kullanılan Kriterler
Ülkelere göre sağlık kuruluşlarının sunmuş olduğu farklı kriterler olmasına rağmen metabolik sendrom tanısında en çok tercih edilen teşhis yöntemi ATP III’de açıkladığı gibi uygulanmaktadır. ATP III’deki metabolik sendromtanımlaması;
• Plazma Glukozu: 110mg/dl’ye büyük ya da eşit
• Abdominal Obezite: Erkeklerde 102 cm Kadınlarda ise 88 cm’den büyük ya da eşit
• Kan Basıncı: 135/85 büyük ya da eşit
ATP III’de beş parametre olmasına rağmen en çok tercih edilen kriter bu üç parametredir. Bu parametrelerin yanında Dünya Diyabet derneği metabolik sendrom tanısı konusunda obezite ve insülin direnci değerlerini ortaya çıkarmaktadır. Genel olarak bakıldığında ise metabolik sendrom kardiyak risk faktörü olduğu gibi serebrovasküler risk faktörü de bulunmaktadır.
Metabolik sendrom teşhisinde PAMELA araştırma kurumu tarafından yapılan açıklamaya bakıldığında ise tanı içinde en çok başvurulması gereken bileşenin kan basıncı ve bozulmuş açlık glizkozu üzerinden yapılması yönünde tavsiyesi bulunmaktadır.
Metabolik Sendrom ve Hipertansiyon Arasındaki İlişki
Metabolik sendrom kendi başına ciddi bir sorun olmasının yanında özellikle hipertansiyon görülmesi metabolikanormalikler grubunu oluşturmaktadır. Hipertansiyon metabolik sendrom ATP III’de tanıların yanında insülindirenci ve glokoz intoleransinin bulunduğu daha kapsamlı bir metabolik grubu oluşturmaktadır. Genel olarak bakıldığında ise Hipertansiyonun kendi başına metabolik sendromun bir parçası olarak düşünülmesi gerekmektedir. Hipertansiyon ve diyabet olan hastalarda metabolik sendrom görülme riski çok daha yüksek oranda ve oluşması durumunda ağır vaka olarak adlandırılmaktadır. Özelikle hipertansiyonun kendi başına neden olduğu organ hasarlarına ilave olarak metaboliksendromun da katılması hastalarda ciddi oranda sağlık problemi oluşturduğundan dolayı tedavi sürecinde iki farklı tedavi uygulanarak hem hipertaniyonun hem de metaboliksendromun ayrı tedavi edilmesi gerekmektedir.
Metabolik Sendromun Tedavisindeki Hedefler
Genel olarak bakıldığında tedavinin ilk olarak kardiyovaskülerriskleri azaltmakla beraber renal risklerinde belli bir oranda azalmasını sağlaması olarak hedeflenmektedir. Aynı zamanda diyabetin oluşumu ve kontrol altına alınması içinde metaboliksendromun kontrol altına tutulması gerektiği için tedavi süreçlerinde tek bir hedef üzerinden gidilmeden daha etkili sonuçlar alınması için bütün sorunlara ayrı tedavi uygulanması gerekmektedir. Metabolik sendromun tedavisinde ilk uygulanan adımlar;
• Kilo kaybının sağlanması ve kaybedilen kiloların tekrar alınmaması için beslenme programı
• Hastanın yaşam tarzında değişiklik ve ilk olarak stresli ortamlardan uzak durması
• Fiziksel aktivitelerin arttırılması
• Sigara ve alkol kullanan hastaların kesinlikle bu tür tekel ürünlerini bırakması
• Hastanın metabolik sendrom durumuna göre ilaçlı tedavi (metabolik sendroma neden olan bileşenler tespit edildikten sonra ona uygun ilaç tedavisi uygulanır)
• Diyabetin kontrol altına alınması
• Hipertansiyon sorunu olan hastalarda tansiyonun kontrol altına alınması
Metabolik Sendrom Birçok Hastalığı İçerdiği İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler
Sorunun teşhisi ve tedavisi konusunda hastanın kesinlikle bu alanda uzman hekim tarafından kontrol edilmesi gerekmektedir. Metabolik sendrom birçok hastalığı beraberinde içerdiği için teşhisin doğru yapılıp bütün sorunlarında ayrı tedavisi uygulanacağı için tedavi sürecinden önce teşhis sürecinin önemi ortaya çıkmaktadır. Tedavi sürecinde her ne kadar yukarıda saydığımız tedavi ilkelerinin dışında şuan için klinik ortamlarda kanıtlanmamış olsa da bazı ilaç gruplarının da metabolik sendromun oluşmasına temel attığı bilindiğinden dolayı özellikle İnsülin duyarlılığını arttıran ilaçların hastalığın metabolik sendromu azalma yönünde adımları olduğu bilinmektedir.
Metabolik Sendrom Görülme Sıklığı Nedir?
Dünya genelinde obezite görülme oranlarının artmasından dolayı obezite ile paralel olarak her geçen gün metaboliksendrom görülme oranları da artmaktadır. Özellikle Amerika gibi hazır ve işlenmiş gıdaların çok tüketildiği ülkelerde %20-25 oranında metabolik sendrom görülme oranı bulunmaktadır. Metabolik sendromun aynı zamanda Tip-2 diyabetinde davetçisi olmasından dolayı birçok ülkede Dünya Sağlık Örgütleri tarafından konunun öneminin vurgulanmasına çalışılmaktadır. Türkiye’de yapılan araştırmalara göre metabolik sendrom görülme riski %13-15 seviyelerine çıktığı tahmin edilmektedir.
Metabolik Sendromun En Belirgin Nedenleri
Birçok hastalığa davetiye çıkaran metabolik sendrom genel olarak obezite ile bağlantılı olmasının yanında başka sorunlardan da etkilenerek ortaya çıkmaktadır. Nedenler arasında;
• Stres
• Aşırı kilo veya obezite sınıfı
• Genetik faktörler
• Aşırı şekerli gıdaların tüketimi
• Koroner arter sorunları
• Romatolojik rahatsızlıklar
• Başta sigara olmak üzere tekel ürünleri
Metabolik Sendroma Cerrahi Müdahale
Son yıllarda Tip-2 diyabet ve Obezite hastalıkları için uygulanan cerrahi operasyonların temelinde aslında metabolik sendrom ile mücadele etme ve onu kontrol altına alma gerekliliği yatmaktadır.
Aslında burda ayrılması gereken 2 önemli konu var metabolik sendromda en önemli 2 bulgu obezite ve tip 2 diabetdir. Ama metabolik sendrom hastalarında bu iki hastalıkda aynı anda olmak zorunda değildir. Yukarıda saydığımız 6 bulgudan üçünün aynı anda olması metqbolik sendrom için yeterlidir.
Obez metabolik sendromlu hastalara uygulanan metabolik cerrahi ameliyatları ile obez olmayan tip 2 diabetli bireylere uygulanan ameliyatlar farklıdır 1. Sinde birincil hedef obezite ile mücadele etmek diğerinde ise tip 2 diabet ve metabolik sendromun diğer bulgularını düzeltmek asıl amaçtır.
Metabolik cerrahi ameliyatlarının yada halk arasındaki adıyla şeker hastalığı ameliyatlarının bu noktadaki başarısı %85 lerdedir.Yani birçok fonksiyonda %85 oranında düzelme sağlamaktadır.