Obezite, gerekli tedaviler sağlanmadığında; yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, ölümcül damar hastalıkları, inme, eklem sorunları ve psikolojik sorunlara da sebep olabilen mutlaka tedavi yapılması gereken ciddi ve yaygın bir sorundur. Obezite cerrahisi, günümüzde oldukça başarılı ve güvenli şekilde uygulanabilmektedir. Özellikle de ameliyat kaynaklı riskleri azaltmak adına kapalı yöntemle ameliyatların yapılması hem hastanın iyileşme süresini kısaltmış hem…
Tüp mide, midenin bir kısmını kilo kaybına yardımcı olmak için çıkarmak için yapılan ameliyattır. Ameliyat midenizin tutabileceği yiyecek miktarını sınırlar. Tüp mide ameliyatı sonrası karın ağrısı olacak ve ameliyattan sonraki ilk haftada ağrı kesiciler kullanılması gerekebilir. Ameliyat midenizi daha küçük yapar, çünkü yemek yediğinizde mide daha çabuk dolacaktır. Bu ameliyatı kilo vermenize yardımcı olacak bir…
Obezite ameliyatından sonra diyet yapmak, kilo verme amacından ziyade yaşam tarzı olarak benimsenmesi gereken bir faktördür. Hasta, her besin grubundan dengeli olarak tüketmelidir. Aşırı yağlı, besin değerleri düşük gereksiz kalorilerden uzak durmalıdır. Bu geçici değil, ömür boyu sürmesi gereken bir alışkanlıktır. Bariatrik ameliyat geçtikten sonra önerilen diyet kılavuzlarına uymak çok önemlidir. Bu talimatlar besin eksikliklerini…
Obeziteye karşı en iyi silah olmasına rağmen, obezite ameliyatı, kilo vermek için “sihirli bir çözüm” değildir. Obezite ameliyatı sonrası verilen kilolar geri alınabilir. Bu durum tamamen hastanın davranış ve alışkanlıkları ile alakalıdır. Obezite ameliyatından sonra egzersizi, doğru beslenme alışkanlıklarını ve uygun yaşam tarzını benimsemek bir yaşam biçimi olmalıdır. Aksi halde kilolar geri alınabilir. Kilonun geri…
Bariatrik cerrahinin 60 yıllık geçmişi boyunca, pek çok ameliyat prosedürü geliştirilmiş, benimsenmiş, yaygınlaştırılmış ve sonuçta zayıf uzun süreli sonuçlar veya kabul edilemez komplikasyonlar nedeniyle terk edilmiştir. Bununla birlikte, gastrik bypass işlemi kendisinin dayanıklı, etkili ve güvenli olduğunu göstermiştir. Birçoğu, diğerlerinin kıyaslanması gereken “Altın Standart” bariatrik prosedür olduğuna inanmaktadır. Mason ve Ito ilk olarak 1960’lı yılların…
Kişinin kanındaki glikoz (şeker) oranının, seviyesinin normalden fazla olması durumu şeker hastalığı olarak nitelendirilmektedir. Vücudun tüm doğal fonksiyonlarının hepsi ayrı ayrı önem taşıdığından, bu işlevlerden her hangi birinde oluşan bir aksaklık tüm vücudu az ya da çok etkileyebilmektedir. İşte bu bakımdan şeker hastalığı da pek çok organa birden zarar vermektedir. Normal sağlık koşullarında pankreasın ürettiği insülin hormonuyla tüm vücuda,…
işinin kanında glikoz miktarının artması dolayısıyla organların hasar görmesi bazı işlevlerini yerine getirememesine yol açan rahatsızlığa şeker hastalığı adı verilmektedir. Şeker hastalarının idrarında şeker bulunmakta, pankreas ya az insülin üretmekte ya da hiç insülin üretememektedir. Şöyle ki; enerji kaynağı olarak vücudun glikoza ihtiyacı vardır ve bu glikozu ekmekten, pirinçten, kahvaltılık gevrekten, makarna, patates, meyve, süt,…
