Açlığınız duygusal mı yoksa biyolojik mi? Öncelikle buna karar vermelisiniz..
Gerçek açlık hissi tamamen biyolojiktir ve etkisini yavaş yavaş göstermektedir. Duygusal açlık ise tamamen psikolojik problemler sebebi ile oluşmaktadır. Şayet ikisi arasındaki farkı anlamakta zorluk çekiyorsanız, aşağıdaki yorumları dikkatle incelemeniz yarar var…
Aslında yiyecekler kadar alcık hisside kilolu bir insanın düşmanıdır. Yaşayan her camlı acıkmaktadır bu unutulmamalı. Aradaki en büyük fark ideal kilodaki insan acıktığında yer kilo problemi olan ise kendi ile yememek için savaşır. Açlık hissi kesinlikle doğal bir histir. Tuvalete gitmek gibi düşünülmelidir hissedildiğinde doygunluk yaratılmalıdır. Düşman olan his aşırı derecede olandır. Bunun sebebi aşırı açlık duyan kişinin bir şekilde bedenini aşırı derecede yoksun bırakmasıdır. Diyet yapanların düştüğü hata da budur. Ona göre aç olmadan yemek, duygu dünyasında bir şeylerin yanlış gittiğinin işaretidir. Ne yazık ki cinsel, duygusal ve ruhsal haz eksikliğini çoğu insan haz yiyecekleri (Besin değeri düşük, kalori değeri çok gıdalar, çikolata, pasta, börek, kola vs.) ile gidermeye çalışır. Çünkü amaç bedenin ihtiyacını gidermek değil, haz duygusunu tatmine yöneliktir.
Biyolojik açlık nedir?
Fiziksel olarak vücudumuzun, organlarımızın ihtiyacı olan temel ihtiyaçlardır… Su içmek, yemek yemek, cinsellik vs.
- Yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
- Sebzeden meyveye her türlü besinle yok etmeniz mümkün.
- Boyun altından başlayan bölgede etkisini gösteriyor (Karın guruldaması gibi…)
- Öğünlerden birkaç saat sonra başlıyor.
- Yemek yedikten sonra tamamen kayboluyor.
- Tatminkârlık sağlıyor.
Duygusal açlık
- Duygusal açlık yiyecekle Giderilemez
Kilolarından şikayetçi olan kişiler yiyeceği bir düşman olarak görse de engel olamadığı bir dürtü onları aç olmadığı zamanlarda da yemeye zorlar. Bu dürtü ya yemeğin çekiciliğiyle açıklanır ya da bir daha yeme şansı bulamayacağı düşüncesi bu davranışın sebebidir. Hatta bu dürtü bazen oyalanma ihtiyacının bile bir sonucu olabilir. Ancak böyle durumlarda bahane ne olursa olsun gerçek ihtiyaç ‘duygusal boşluğu doldurma’ çabasıdır.
- Sevilmek, sevmek, değerli olduğumuzun hissettirilmesi, ait olmak, aidiyet duygusu
- Bir anda ortaya çıkıyor.
- Genellikle belli yiyeceklere yöneliniyor.
- Boyun üstündeki bölgelede etkisini gösteriyor. (Çikolata yemeyi hayal etmek gibi…)
- Son yediğiniz öğün ile hiçbir bağlantısı bulunmuyor.
- Tok olmanıza rağmen yemeğe devam etmek istiyorsunuz.
- Pişmanlığa neden oluyor.
Peki bu problem ile nasıl başa çıkılabilir?
Kişi kendini üzen, sıkıntıya sokan, stresli ya da öfkeli olduğu zamanlarda buzdolabının başında bulmaktadır. Özellikle hemen tüketebileceği şekerli, yağlı, unlu yiyeceklere elini uzattığını fark ettiği anda duygusal açlığa kapıldığını fark etmelidir. Bu noktalar artık dikkat gerektiren noktalardır. Bu ataklarla kişi bir an önce tanışmalı ve baş etme stratejileri oluşturmalıdır.
Unutmayın….
Duygusal yeme atağında sizi yemeye yönlendiren şey “açlık” değil, “çözümleyemediğiniz duygulardır”. Açlık yavaş yavaş gelişir ve midede hissedilir, buna karşılık, duygusal yeme atağı aniden meydana gelir ve özellikle ağızda, “bir şeyler yeme isteği” ile kendini gösterir.
Duygusal yeme ataklarınız olduğunu düşünüyorsanız, çevrenizin desteğini de alarak, ilk olarak kendi kendinize yardım etmeyi deneyebilirsiniz. Sağlıklı baş etme becerisini kazanmaya doğru ilk adım, yeme isteğiniz belirdiğinde, duygularınızı ve yaşadıklarınızı isimlendirerek durumu tanımlamanızdır.
Ancak bazı duygusal yeme ataklarının temelinde kronik stres, depresyon, panik bozukluk, yeme bozukluğu gibi psikolojik sorunlar yatabilir ve kendi kendinize yardım etme girişimleriniz büyük olasılıkla yeterli olmayabilir.
Uzm. Klinik Psikolog- Bariatrik Psikolog
Merve PEHLİVAN