Cerrahi girişimlerin her biri hastalar için umut verici bir olaydır. Bazı durumlarda hasta, kendine (bilinmezlikler içerisinde) ne yapılacağını hayal edemediğinden dolayı kaygı düzeyinde yükselme hissedebilmektedir. O gibi durumlarda kontrolsüzlük, hayata dışarıdan müdehale duygusu yaşamak normaldir. İlerleyen Tıbbi yöntemler sayesinde hastaların hastanede yatış süreleri azalmıştır ve ameliyat sonrası evde bakım eğitimleri ise gelişmiştir fakat bu durumlara rağmen hala hastaların kaygı düzeyi tam olarak optimum seviyede (refah) olmayabilmektedir. Bu gibi sebepler ile hastalar cerrahi girişimin öncesinde, cerrahi girişim anında ve sonrasında psikolojik sorunlar yaşayabilmektedir. Cerrahi girişim acı ve ızdırabı gideren, hayat kurtaran bir tedavi olduğu kadar, bireyin doğrudan fiziksel tehdit altında hissetmesine ve bir yaşam krizine neden olmaktadır. Bireyin tamamen kontrolü dışında bir organına herhangi bir uygulama yapılacağı düşüncesi kendisinin bile bilmediği iç organlarına bir yabancının dokunmasına razı olması söz konusudur ki, bu da doktoruna tam bir teslimiyet, güven, beklentilerde ve bağımlılıkta artış demektir.
Cerrahi girişimlere gösterilen tepkiler 14 başlık altında toplanabilmektedir. Bunlar;
- inanamama,
- endişe,
- korku,
- sinirlilik,
- öfke,
- suçluluk,
- yetersizlik,
- çaresizlik,
- güçsüzlük,
- kadercilik,
- bağımlılık,
- gerileme (regresyon),
- meydan okuma,
- kabuldür.
Hastalar kendi rızaları ile geçirdikleri cerrahi operasyonlarda bile ameliyat öncesi, ameliyat(ameliyat ve yoğun bakım dönemi) ve ameliyat sonrası(cerrahi girişimden 72 saat sonrası) dönemlere özgü psikiyatrik sorunlar ile uğraşmak durumunda kalabilmektedir.
Ameliyat öncesi dönemde hastalarda genel olarak kaygı ve korku nedenleri genel olarak;
Narkoz kaygısı, uyanamama,
Ölüm riskine ilişkin endişeler,
Vücudun hasar göreceği korkusu,
Ağrı, acı çekeceği korkusu,
Beden üzerinde denetimini kaybedeceği korkusu,
Sakatlık, yeti yitimi, muhtaçlık ve bağımlılık korkusu,
Kendi kendine yeterliliğin kaybı,
Narsistik bütünlüğün zedelenmesi,
Kontrolün kaybı duygusu, narkoz altında sırlarını açıklama korkusu,
Cinsel ve sosyal yaşama yönelik endişeler,
Estetik kaygılardır.
Ameliyat öncesinde bu tür kaygıları yaşayan bireylerin ameliyat sonrası narkozu daha zor attıkları ve dönemin gerektirdiklerine daha zor adapte oldukları görülmektedir. Bu gibi durumlar ise bireyin psikolojisini negatif yönde etkilemektedir. Ameliyat öncesi hiç kaygısı olmayan(optimum seviyede olan) bireylerin ameliyat sonrası kızgınlık, pişmanlık ve uyum güçlüğü gelişmektedir. Hafif kaygı ise hastayı ruhsal olarak hazırlamakta, bilgilenmeyle de işbirliği artmaktadır. Kaygıları çok yüksek olanlarda, ameliyat sonrası ağrı yakınması ve ağrı kesici kullanımı fazla olmaktadır
Ameliyat öncesi kaygı gelişimini etkileyen faktörler;
Hastanın yaşı, gelişimsel dönemi
Hastanın kişilik özellikleri
Hastanın genel sağlık durumu
İçinde bulunulan hastalığın türü ve süreci
Tanısı belli olmadan yapılan veya tanı amaçlı yapılan cerrahi girişimler
Daha önceki hastalık, hastane ve ameliyat deneyimleri
Hasta için içinde bulunduğu durumun anlamı, önemi, tedaviden beklentisi
Ameliyat hakkında hastanın bilgilendirilme düzeyi
Hasta doktor ilişkisinin durumu
Hastane ve diğer personelle ilişkiler
Hastanın psikiyatrik özgeçmişi
Hastanın kullandığı ilaçlar ve yan etkileri
Hastanenin alışılmadık ortamı
Sosyal ve aile destek sistemlerinin işlevselliği
Mali, ekonomik sorunlar
!!Peki bu kaygı ile nasıl başa çıkacağım ben diyenlerdenseniz bir sonraki yazıda görüşmek dilekleri ile..
Uzm. Klinik Psikolog- Bariatrik Psikolog
Merve PEHLİVAN