Alkol insana zevk verirken aynı zamanda insan sağlığına ve çevreye zararlı etkiler yaratan bağımlılık oluşturan bir maddedir. Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre, sosyo-ekonomik ve kültürel düzey arttıkça alkol kullanım oranı artmaktadır. Dünya sağlık örgütünün (WHO), ülkemizin de içinde olduğu 30 ülkeyi kapsayan araştırma raporunun sonuçlarına göre; cinayetlerin %85’i, ırza tecavüzlerin %50’si, şiddet olaylarının %50’si, trafik kazalarının %60’ı, eşlerini dövenlerin %70’i, İşe gitmeyenlerin %60’ı bu suçlarını alkollü iken işlemektedir. Akıl hastanelerinde yatanların %40 ile 50’sinde, genel tutuklamaların %50’sinde alkol alımı temel sebeptir. İntihar olaylarında da alkolün etkisi içmeyenlere oranla 58 kat daha fazladır. Amerika’da yaklaşık 10-15 milyon alkol bağımlısı olup, yıllık 100 bin ölüm vakasının sebebi alkol tüketimine bağlanmaktadır.
Alkollü içeceklerde bulunan alkol etil alkoldür (etanol) ve kimyasal yapısı CH3-CH2-OH olarak gösterilir. Meyve ve tahıllardaki karbonhidratların fermantasyonu sonucu ortaya çıkar. Kalori değeri yüksektir, 1 gr alkol 7 kalori sağlar. Alınan alkol mide-barsak sistemindeki (ağız, özefagus, mide, ince bağırsak) mukoza epitellerinden kolayca emilir. %90’ı ince bağırsakların üst kısmından emilir, bu bölge aynı zamanda B vitaminlerinin de emilim bölgesidir. Etanol suda kolay çözünebildiği için hızla kan dolaşımına katılarak tüm dokulara yayılır.
Alkol alımı, kısmen faydalı görünse de, zararları daha fazladır. Gastrointestinal sistemde pasif difüzyonla hızlı şekilde absorbe edilir. Bütün sıvı kompartmanlarına kolayca geçer. Esas olarak karaciğerde metabolize edilir. %98’i biyotransformasyon suretiyle aldehit ve organik asitlere, sonuçta enerjiye dönüştürülerek elimine edilir. Erkekler kadınlara göre 3 kat hızlı şekilde alkolü metabolize eder. Tüketildikten 35-45 dakikada kanda pik yapar.
Alkolün Vücutta Yarattığı Etkiler
- Alkol alımı ile önce glikojen depoları hızla boşalır, insülin etkinliği düşer, kan şekeri yükselir. Daha sonra insülin salgısını artırarak hipoglisemiye sebep olur. Alkolik karaciğer hastalarının %45-50’si diyabetli çıkmıştır.
- Alkol kullanımı ile folat, B12, VitA ve Ca alımını engellenmekte, sonuçta obezite teşvik edilmektedir.
- Alkol, lipit metabolizmasında kötü kolesterol olarak bilinen LDL oranını artırır. Kan plazmasında fibrinojen oranını düşürür. Buna karşılık bazı klinik bulgulara göre, alkollü içkilerin bazı türleri kalp riskini düşürürken, aşırısı kansere ve karaciğerde siroza yol açmaktadır.
- Alkol başta iştahı arttırarak sindirimi hızlandırır daha sonra midedeki alkol miktarı artınca sindirim enzimlerinin yapısı bozulur ve midenin boşalma hızı yavaşlar. Yani alkol kan damarlarında ilk önce genişleme yapar daha sonra kan damarları daralır. Mide ne kadar boş ise alkolün kana karışması o kadar kolay olur.
ALKOL VE BESLENME
- Akol tüketimi esnasında bol miktarda su tüketin. Çünkü alkol diüretik etkisi yaparak sıvı kaybını arttırır. Sıvı elektrolit kaybını en aza indirebilmek için, her kadehinizden bir bardak su içmeye özen gösterin!!!
- Kadınlar için sağlıklı tüketim dozu 1 birim, yetişkin erkekler için 2 birim ile sınırlandırılmalıdır. 1 birim alkollü içki ile kastedilen15 g alkol içeren 360 ml bira, 150 ml şarap, 45 ml sulandırılarak içilen içkilerdir .
- Hem alkol oranının düşüklüğü hem de antioksidan etkisinden diğerlerine göre daha masum olan şarabı öncelikli olarak tercih edin.
- Alkol almadan 2 saat önce C vitamini almak, içkiyle beraber su tüketmek alkol atılımını hızlandırır.
- Alkolün ertesi gün yaratacağı ödem şikayetini azaltmak için ertesi gün de bol su içmeye özen gösterin.
- Alkol tüketiminin olduğu gün kalori ve yağ açısından yüksek bir beslenme gerçekleştirisiniz. Bu durumu telafi edebilmek adına planlı bir alkol alımı olacak ise öncesinde ya da ertesi gün diyetinizde düzenlemelerde bulunup; düşük kalorili, az yağ içeren yiyeceklere yer verin Kiraz saplı çay, yeşil çay, ödem atıcı sıvılar da yardımcınız olabilir.