Bireyler anne karnından ayrıldıkları andan itibaren fizyolojik açlıklarını gidermek amacı ile yemek yeme ihtiyacı hissetmektedir. Bu ihtiyaç hayati bir önem taşımaktadır.
Fakat yemek yeme bebeklikten yaşlılığa kadar sadece fizyolojik ihtiyaçları karşılamak için yapılan bir davranış değildir. Bebeklik döneminde yemek yeme davranışının tek anlamı karın doyurma hissi ile sınırlı kalmamaktadır. Açlığın doyurulmasıyla bebek, iyi ve güvende olma düşünceleri ile tanışmaktadır.
Açlık hali en erken ‘acı çekme’ iken, tokluk hali en erken ‘rahatlamadır’. Bireylerde her zaman tok kalma isteğinin temeli bu döneme dayanmaktadır.
Bebeklik döneminde bir bebeğin açlığının zamanında giderilmemiş olması ya da ihtiyacından fazla giderilmiş olması yetişkinlik döneminde kişinin yemek yeme davranışı üzerinde etkili olmaktadır.
Öte yandan bebeklik ve çocukluk döneminin dışında bireyin kilo almasının biyolojik, psikolojik ve sosyal sebepleri olduğu da unutulmamalıdır. Sağlıksız beslenme, yetersiz egzersiz, sosyal çevrede uyum zorluğu gibi birçok sebep ile kişi yeme davranışına olması gerekenden fazla yönelmiş olabilmektedir.
Bireyin kendi bedenini nasıl algıladığı, sorunlarla baş edemediği durumlar karşısında neler yediği ya da yemek yeme davranışını hangi durumlar karşısında seçtiği gibi konular obezite tedavisinin psikolojik boyutunu kapsamaktadır.
Düşünme zihnin işi, hayal ise zevkidir. Düşünme yerine hayal etmek, zehiri besinden ayırt edememektir.
Victor Hugo
Hayal ettiğiniz her şeyi davranışa dökebildiğiniz günlerin gelmesi dilekleri ile..
Uzm. Klinik Psikolog – Bariatric Psikolog Merve PEHLİVAN