Metabolik cerrahi, günümüzde en sık uygulanan tedavi biçimlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle de klasik tedavi yöntemlerinden yanıt alamayan kişilerin kan şekeri kontrolü için en önemli ve etkin tedavilerinden biri. Metabolik cerrahi diyabette yüzde 90 iyileşme sağlamasıyla da oldukça yüz güldürücü tedavilerden biri. Genel olarak obezite cerrahisi aşırı kilonun tedavisi için uygulanan çeşitli ameliyatları içeren yöntemlerdir. Genel olarak bu operasyonlar temelde sindirim sisteminde yapılan değişiklikler ile etkin olmaktadır. Bu operasyonların tamamı günümüzde kapalı yöntemlerle uygulanabilen işlemlerdir.
Metabolik Sendrom Nedir?
Metobolik sendrom, oldukça yaygın ve tüm ülkelerde ciddi bir sorun haline gelen bir hastalıktır. Genel olarak son yirmi yılda ortaya çıkmaya başlayan ve soğuk algınlığı kadar yaygın şekilde görülmeye başlayan metabolik sendrom, tek başına bir hastalık olarak kabul edilmez. Genel olarak; yüksek tansiyon, kan şekeri sorunları, sağlıksız kolesterol oranları, karın bölgesinde yağlanma gibi problemlerin bir arada olduğu sorunlardır. Bu sağlık sorunları ciddi sorunlara sebep olabilir. Bu riskler genel olarak; kan damarı ve kalp hastalıkları olmak üzere; kalp krizi ve inmeler olarak özetlenebilir. Özellikle de şeker hastalığı yani diyabet, metabolik sendrom için riski oldukça yükseltmektedir. İnsülin direncinin artması sebebiyle meydana gelen metabolik sendrom; vücutta yağ depolanmasına yol açar. Bu aşamada da karın bölgesi yağlanması arttıkça kilo vermek git gide zorlaşır. Diyet ve egzersiz gibi birçok yönteme rağmen kilo kaybı yaşayamayan hastada, insülin direnci olduğu tespit edilir. Yapılan ilaç tedavisi ile insülin direnci kırılabilir. Bu durumda da hasta kilo vermeye başlar. İnsülin direnci sebebiyle uygulanan en ideal tedavi ile; aynı zamanda kişideki ağırlık ve yorgunluk hissini ortadan kalkar. Bu sayede hastanın kendini daha enerjik hissetmesi sağlanarak hayat kalitesi de arttırılır. Yüksek kalorili, şeker ve karbonhidrat içeren besinleri tüketmek ve hareketsiz yaşam tarzı, metabolik sendroma sebep olan en önemli risk faktörlerinden biridir.
Obezite Nedir?
Obezitenin en önemli sebeplerinden biri elbette ki aşırı kilo alımına yol açan fazla besin tüketimidir. Vücutta belirli bir oranın üzerinde yağ depolanması neticesinde metabolizma sarsılmaya başlar. Bu aşamada da doyma noktası git gide yükselir. Obezite operasyonları kapsamında uygulanan işlemlerde genel olarak hastanın mide hacminin küçültülmesi amaçlanır. Normalde hastanın midesi 1.5 litre alıyorsa, ameliyatlarla hastanın midesi 100 ml alacak şekilde küçültülür. Bu sayede de daha az gıda ile daha kısa sürede tokluk oluşur. Bir diğer önmeli nokta ise bazı obezite ameliyatlarında; mide ile ince barsak arasında yeni bir geçiş oluşturarak, gıdaların sindirildiği barsak uzunluğunu kısaltmaktır. Bu işlemlerde herhangi bir barsak bölümü çıkarılmaz, sadece mideden gelen gıdaların, ince barsağın 1.5-2. Metresine bağlanmasıyla emilimi azaltılır. Bu hedefler ve amaçlar doğrultusunda en sık uygulanan operasyon ise laparoskopik sleeve gastrektomi ameliyatıdır. Daha çok tüp mide olarak da ifade edilen bu ameliyat oldukça sık bir şekilde uygulanır. Burada mideye herhangi bir aparat veya tüp takılmamaktadır. Midenin geniş bölümü, % 85’lik bir kısmı kesilerek alınır ve geriye oldukça ufak bir mide bırakılır. Geride kalan mide ince bir tüpe benzediği için ameliyata tüp mide adı verilir. İkinci amaca hizmet eden ameliyat ise emilim azaltıcı grubun en bilinen ameliyatı ise gastrik bypasstır. Bu ameliyatta mide küçültülür. Küçük mide cebi ince barsağın alt seviyesine birleştirilir. Bundan amaç gıdaların, yağ ve kalori içeriğinin bir kısmının emilmeden atılmasını sağlamaktır.
Bu ameliyat grubunda ise; şeker, tansiyon, kolesterol yüksekliği gibi obeziteye bağlı metabolik hastalıklar üzerinde en güçlü etkiye sahiptir. Diğer obezite yöntemlerinde olduğu gibi; zayıflamayı beklemeden kan şekeri düzene girer, tansiyon düşer ve kandaki yağ düzeyleri normal seviyelerine geriler. Kan şekeri 450 civarında seyreden, diyabetik ayak, böbrek problemleri ve oluşmuş hastalarımızın ameliyattan sonra insulin ve tansiyon ilaçlarını kullanmayı bırakmaları ile sıkça karşılaşılır.