Diyabet hastalığında uygulanan cerrahi yöntemler arasında bulunan ileal interpozisyon (Şeker hastalığı ameliyatı) özellikle Tip-2 diyabet hastaları için en etkili tedavi yöntemleri arasında bulunmaktadır. Şeker hastalığı ameliyatı aslında genel olarak sindirim sistemi ameliyatı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü şeker hastalığı ameliyatında ince bağırsaklarda yapılan bir takım sıralama değiştirmeleri oluşturulmaktadır. Uygulama metabolik değiştirme oluşturmasından dolayı başta şeker hastalığı olmak üzere bir çok nedenli hastalıklarında düzelmesine imkan sağlamaktadır. Bütün bu düzenlemelerin en büyük sebebi ise şeker hastalığı ameliyatı sonrasında oluşan hormonal değişmelerden kaynaklanmaktadır.

Genel olarak şeker hastalığı ameliyatı sindirim sistemi operasyonu olarak görülse de hormonal etkilerinden dolayı endokrin ameliyat şeklinde de adlandırılabilmektedir. İleal interpozisyon sonrasında diyabet hastalığının nedeni olan insülin hormonunda oluşan bozukların düzeltilmesi ile sağlanmaktadır.

Operasyon genel olarak midenin belli bölümünde kısmi çıkartma olması ve sistem değişikliği oluşturmaktadır. Midede yapılan bu uygulama ile Ghrelin olarak adlandırılan hormonun miktarlarında azaltma oluşumu sağlanmaktadır. Ghrelin hormonuna etki etmekteki en büyük etken insülin üzerinde ve direncinde oluşturduğu etkisi olmaktadır. Ghrelin hormonu üzerinde yapılan etki ile aynı zamanda hastaların açlık hislerinde de azalma oluşturmaktadır. Tek çizgi üzerinde bakıldığında şeker hastalığı ameliyatı obezite üzerinde de etkisi olduğu görülmektedir. Ameliyat sırasında ince bağırsağın son bölümü olan ve ileum olarak adlandırılan bölümün en baş bölüme olarak eklenmesi ile işlem yapılmaktadır. Bu ekleme ile ince bağırsağın ileal segment olarak adlandırılan kısımdan GLP-1 hormonu salgılatılmakta buda pankreasın tekrar insülin hormonu üretmesini sağlamaktadır.

Endokrin cerrahisi tabanlı olmasından dolayı hormonlar üzerinde etki yapacak şekilde değişme olmaktadır. Şeker hastaların insülin salınım bozukluğu oluşturulan ve genel olarak Anti-İnsüliner olarak adlandırılan hormonların salınımı düzenlenmektedir. Şeker hastalığı ameliyatında etki etmesi beklenen hormonlar

• Glukagon

• Ghrelin

• Kortizol

• Resistin

• Glp-1

Uygulaması sonrası pankreasta ilk olarak alfa olarak adlandırılan hormonlar salgılanmaktadır. Bu salgılanma ile insülinin oluşturmuş olduğu etkinin tam zıttı bir tepki oluşturmakta ve en büyük sorun olan kan şekerinde yükselmeye neden olmaktadır. Glukagon hormonunda artım görülmesi durumunda zamanla karaciğer bölümlerinde aşırı derece glukoz oluşumu artmakta ve zıt bir işlem olarak yağ ve kaslarda glukoz tüketimi azalmaktadır. Şeker hastalığı ameliyatı ile Glukagon seviyelerinde ciddi oranda düşmeler görülmekte ve etkisinin ameliyat öncesi döneme göre çok azalması sağlanmaktadır. Glukagon yapımı düzenlendikten sonra oluşan insülin direnci de azalmaktadır.

Gluagonda olduğu gibi insülin direncinin başlıca nedenleri arasında resistin hormon bulunmaktadır. Genel olarak resistin hormonu aşırı kiloya bağlı olarak karın içi ve iç organlarda ortaya çıkan yağlanmalar ile ortaya çıkmaktadır. Tip-2 diyabet hastaları da özellikle karaciğerlerde meydana gelen bu yağlanmalarda ciddi oranda etkilenmektedir. Zamanla biriken bu yağ dokuları resistin hormonunda artmasına neden olmakta ve insülin üzerinde zıt etki oluşturmaktadır. Şeker hastalığı ameliyatı sonrasında Resistin hormonunda düzenleme olacağından dolayı metabolik sendrom etkilerinde de düzenleme sağlamaktadır. Hormonal bir etki göstermesinden dolayı şeker hastalığı ile beraberinde gelen kolesterol ve tansiyon hastalıklarında da ileri derecede düzelme sağlanmaktadır.

Şeker hastalığı ameliyatı sonrası Ghrelin hormonuna etki; İnsülin hormonuna en çok etki eden hormon olan Ghrelin hormonu olmasından dolayı ve midenin üst bölgesindeki fundus bölümde üretilmektedir. Şeker hastalığı ameliyatında fundus bölümü alınmasından dolayı ghrelin hormonunun salgılanması da ciddi oranda baskılanmış olmaktadır.

Tip-2 Diyabet hastalığının GLP-1 ve  inkretinlerdir. GLP-1 hormonunun etkileri;

• Pankreasta üretilen beta seviyelerinde artma sağlanır.

• İnsülin üretiminde artış sağlama

• Özellikle karaciğer ve kaslar üzerinde oluşan insülin direncinin ortadan kaldırılmasını sağlar.

Şeker hastalığı ameliyatı genel olarak Tip-2 oluşumuna etki eden yapıları kontrol altına alarak tedavi sürecinin başlanmasını sağlamaktadır. Şeker hastalığı ameliyatı sonrasında hastaların herhangi bir emilim sınırlandırması yaşamaması sağlanmakta ve en çok bilinen yanlışlar arasında bulunan hastaların uzun dönem bağımlı olarak dışarıdan vitamin-mineral kullanımı olmamaktadır. Şeker hastalığı ameliyatı sonrasında besin alımı kısıtlandığı için alınması gereken vitamin ve minerallerde alınmadığından dolayı belli bir dönem takviye vitamin ve mineral alınması gerekmektedir.

Şeker Hastalığı Ameliyatı Hormonlar Üzerinde Tek Tedavi Yöntemi Olarak Görülebilmektedir.

Tip-2 diyanet hastalığı teşhisi koyulan hastalarda hormonal bozukluklar meydana gelmesinden dolayı tedavi yöntemlerinde ilk amaç hormonal düzenleme oluşmasını sağlamaktadır. Günümüzde en etkili yöntem cerrahi işlem olmasına rağmen hastalığın ilk dönemlerinde ilk olarak ilaçlı tedavi yönteminin denenmesi gerekmektedir. Özellikle tip-2 diyabet hastalığının 2-3 seneyi geçmemiş hastalıklarda ve bu süre içinde ilaçlı tedaviden sonuç alınamadığı takdirde şeker hastalığı ameliyatı uygulanması gerekmektedir. Çünkü bozuk hormonal dengeleri ilaçlı tedavi yöntemleri ile düzen altına alınabilmektedir. Özellikle insülin tabletleri kullanarak erken tanı dönemlerinde düzene alınması sağlanabilmekte ve ilave olarak başarılı beslenmenin yanında egzersiz programlarına uyulması ile Tip-2 diyabet hastalığı ilk dönemlerde kontrol altına alınabilmektedir.