Obezitenin insanlık için büyük bir tehdit olduğu ileri sürülmüş, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da kabul edilmiştir. Obesite tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, hiperlipidemi, hipertansiyon ve karaciğer yağlanması gibi önemli hastalıklara yol açabilmekte ve mortalite ve morbiditeyi artırmaktadır. Vücut kitle indeksi (VKİ) 40 ve üzeri olduğu hastalar morbid obez olarak kabul edilir. Morbid obezitenin tedavi seçeneklerinde diyet, alışkanlıklarda değişiklik ve ilaç tedavisi bulunmakta olup bunların kilo kaybı üzerindeki etkinliği sınırlı kalmaktadır.
Morbid obezite tedavisinde obezite cerrahisinin etkili olduğu kabul edilmektedir. Dünyada uygulanan bariatrik obezite cerrahi yöntemleri; Laparaskopik sleeve gastrektomi (LSG), Roux-en-Y gastrik bypass (RYGB), Laparoskopik Mini-Gastrik bp-pass, Laparaskopik ayarlanabilir gastrik banttır (LAGB) Laparaskopik gastrik plikasyon (LGP),ve duedono-ileal bypass (SADĠ-S) . SG ve GP kısa zamanda ortaya çıkmış popülerlik kazanmış yöntemlerdir. Bu iki yöntemin tekniğinin basit, cerrahi komplikasyonların düşük ve etkinliklerinin yüksek olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur.
Obezitenin Genel Tanımı
Özet bir şekilde obezitenin tanımı yapmak gerekirse alınanın harcananda fazla olması denklemi olarak görülmesi gerekmektedir. Yani bizim öğünlerde alacağımız enerjinin eğer gün içinde harcayacağımız enerjiden fazla olması durumunda zamanla obezite sorunu oluşmasına temel hazırlanmaktadır. Obezite sadece aşırı kilo ve dış görünüm hastalığı olarak görülmemesi gerekmektedir. Başta kalp damar hastalıkları olmak üzere Tip-2 diyabet gibi birçok hastalığında nedenleri ya da tetikleyicisi görevinde bulunmaktadır. Obezite ile etkin mücadele araçları arasında bulunan tüp mide ameliyatı gibi cerrahi işlemler hastalık ile mücadelede etkin tedavi yöntemleri arasında bulunmaktadır.
Sağlık örgütleri tarafından yapılan araştırmalarda aslında çok önemsenmeyen bir hastalık olmasına rağmen obezite en riskli hastalıklar arasında ilk 10 sırada yerini bulduğu açıklanmıştır. Obezitenin tanımlanması yapılırken genelde kişinin ideal kilosundan %20-25 oranında fazla olması obezi sınıf olarak görülmektedir.
• Vücut Kitle İndeksinin 35 ve üzerinde olması obezite sınıfı olarak görülmektedir.
• Vücut Kitle İndeksinin 50 ve üzerinde olması süper obez sınıfı olarak görülmekte ve kişilerin ideal vücut ağırlığının %200-220 arasında olması durumudur.
Epidemiyoloji
Epidemiyoloji olarak obezitenin incelenmesi istendiğinde ne yazık ki çok başarılı sonuçlar alınmadığı görülmektedir. Bunun en büyük nedenleri arasında ise ülkelerin aşırı kilo tanımının ve tanısının farklı kriterlere göre belirlenmesi ile kaynaklanmaktadır. Fakat 1990-2000’li yıllarında obezitenin Epidemiyoloji tanımı olarak VKİ (Vücut Kitle İndeksi) kullanımı ortak bir kriter olarak değerlendirilmeye başlanması ile sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Yapılan araştırmalarda obezitenin birçok yaş grubunda görülebildiği ve sadece bir yaş grubuna hitap eden bir hastalık olmadığı görülmektedir. Doğum anından ölüm anına kadar olan her yaş grubunda obezite hastalığı görülebilmektedir. Fakat yapılan araştırmaların sonuçlarına göre obezite hastalarının %25-30’u genelde çocukluk çağında başlayan bir obezitelerinin olduğu görülmektedir.
Dünya’da Obezitenin Durumu
WHO’nun verilerine göre dünya genelinde 1980 yılından günümüze obezite sıklığı ikiye katlanmıştır. 1980 yılında dünya genelinde erkeklerin %5’i, kadınların %8’i obez iken 2008 yılında bu oran erkeklerde %10 kadınlarda %14 olmuştur. Tüm WHO bölgelerinde kadınlar erkeklerden daha fazla obez olmaya yatkındır. Fazla kilolu ve obez kişilerin prevalansı WHO Amerika bölgesinde (%36 fazla kilolu, %26 obez) en yüksek olup, Güney Doğu Asya bölgesinde (%11 fazla kilolu, %3 obez) en düşüktür. WHO Avrupa, Doğu Akdeniz ve Amerika bölgesinde fazla kilolu kadınların oranı %50’nin üzerindedir
Türkiye’de Obezitenin Durumu
WHO 2008 verilerine göre ülkemizde 20 yaş ve üstü ölçüme dayalı fazla kilolu ve obez erkek prevalansı sırasıyla %38,0 ve %21,7 iken bu oran kadınlarda sırasıyla %30,1 ve %34,0’dır. Ülkemizde yapılan araştırmaların sonuçları incelediğinde ise obezite genelde 15 yaş üstü kişilerde çok yaygın görüldüğü tespit edilmiştir. Fakat bu rakamlarda VKİ üzerinden inceleme yapıldığında ise aşırı kilo tanımına girenlerin %16-17’si obez sınıfında olduğu diğer kesimin ise kilolu sınıfında olduğu görülmektedir. Ülkemizdeki obez değerleri genel olarak bakıldığında ise;
• Erkeklerin %35-40’ı fazla kilolu ve %13-14’ü obez sınıfında
• Bayanların ise %28-29’u fazla kilolu ve %21-22’si obez sınıfındadır.
Rakamlar değerlendirildiğinde ise erkeklerin daha fazla kilolu olduğu ama obez olarak da bayanlardan daha az oranda olduğu görülmektedir.
Etiyoloji
Tüm nedenler incelediğinde ortak sonuç olarak aldığımız kalori eğer harcadığımız kaloriden fazla olması durumunda ve bunun uzun yıllar sürekli bir şekilde devam etmesi ile obez sorunu ortaya çıkmaktadır. Özellikle yaşlanmanın etkisi ile yavaşlayan metabolizma bu kalori dengesizliği karşısında enerji yakımı daha az olacağı için obez sorunu daha hızlı bir şekilde ilerlemektedir.
Tüp Mide Ameliyatının Devreye Girmesi
Obezitenin genel olarak etkileri, yaygınlığı ve gelişimi hakkında faydalı olacağına inandığımız bilgileri sizlerle başlattık. Yazımızın başlığında da olduğu gibi bu kadar ciddi bir sağlık sorununa karşılık dünya genelinde en sık kullanılan cerrahi yöntemlerin arasında Tüp Mide Ameliyatı gelmektedir. Özellikle ilaçlı ve tıbbi egzersiz programları ile en az 2-3 sene başarılı sonuç alamamış kişilerde cerrahi işlemler tercih edilmektedir. Cerrahi işlemler çok hızlı etki etmesinden dolayı başarılı sonuçlar alınmasına imkan vermektedir.
Ülkemizde cerrahi ameliyat sınıfın bulunan Tüp mide ameliyatı başarılı ve yaygın bir şekilde kullanılması sayesinde gelecek yıllarda obezite rakamlarında azalma olması beklenmektedir. Fakat obezitenin genel nedenleri önüne geçilemediği müddet tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok ciddi sağlık problemleri arasında olacağı görülmektedir. Obezite ile mücadele etkin kullanılan tüp mide ameliyatı tek başına bir mucize olarak görülmemesi gerekmektedir. Ameliyat sonrası süreçte hastaların doktorlarının verecekleri beslenme ve aktivite programlarına ciddi ve titiz bir şekilde uyması gerekmektedir. Verilen programlara uyulması halinde başarılı sonuçlar kısa süreler içinde alınmaktadır.