Son yıllarda en çok konuşulan hastalıkların başında olmasıyla beraber sürekli artış ivmesi gösteren obezite hastalığı ile mücadele ilaçlı ve cerrahi tedavi araçlarının yanında davranış terapisi ile de mücadele edilmektedir.
“Bireye özgü uygulanacak olan ve yemek düzeyleri ile egzersiz düzeylerini belirleyecek programlar davranış terapisi olarak adlandırılan psikoterapi yöntemidir”
Davranış Terapisi
Amaç olarak hastanın daha düşük kalorili gıdalar üzeriden beslenme yaparak daha hareketli bir yaşam tarzına dönüştürme amaçlanmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken noktaların başında hekimin hastaya karşı kesinlikle destekleyici bir biçimde yanaşarak motive etmesi gerekmektedir.
Davranış terapisinden önce hastanın mutlaka kilo geçmişinin analiz edilmesi gerekmekte ve ne kadar süre aralığında aşırı kilolu sınıfa ulaşıldığının yapısı çıkartılması gerekmektedir. Özellikle aşırı kiloları ile mücadelede daha önce kullandığı herhangi bir tedavi ya da diyet programı olup olmadığının tespit edilmesi ile yeni tedavi sürecine hazırlanılması gerekmektedir. Davranış terapisi programına başlanmadan önce hastalarda kesinlikle alkol ya da tekel ürünlerinin kullanımının atlanmaması gerekmektedir. Özellikle alkol kullanımı ciddi psikolojik etki yapmasından dolayı hastalarda yemek hissini çok fazla oluşturmaktadır.
Yemek Yeme Şekillerinin Obeziteye Etkisi
Davranış terapisi ile tedavi programı oluşturmadan önce hastaların kesinlikle yeme alışkanlıklarının da tespit edilmesi gerekmektedir. Özellikle hızlı yemek yeme, saatleri ve yediği ortamların tespit edilip uygunsuz ortamların da kaldırılması gerekmektedir. Bilgisayar başında yemek yeme gibi alışkanlıklarda hastalar çok daha fazla yediği için kilo problemine neden olabilmektedir.
Davranış terapisinde yol haritası hazırlanmadan önce basit bir şekilde hastanın bir günlük yemek ve aktivitesinin nasıl olduğunu yazılı olarak yazması istenmektedir. Yazılı yapılan açıklamalarda hastalar daha rahat davrandıkları için bütün detayların tespit edilmesi sağlanmaktadır. Fakat genelde yapılan incelemelere göre obez sınıfındaki hastaların gün içinde yedikleri yemekleri en az %40-50 oranında daha az söylediği bilinmektedir.
Yeme alışkanlığı gibi hastanın gün içindeki aktivite grafiğinin de çıkartılması gerekmektedir. Düzenli beslenme sağlansa bile hastaların egzersiz yapmaması durumunda kilo kaybı bir noktadan sonra durmaya başlamadığından her hastanın yapısına uygun olacak şekilde egzersiz programı da düzenlenmesi gerekmektedir. Özellikle bilgisayar ya da masa başında iş yapan hastaların obez sorunları ile mücadelede ciddi spor aktivite programları uygulanabilmektedir.
Davranış Terapisinde Temel İlkeler
Psikoterapi yöntemlerinde ilk unsur kavramlar çerçevesinde oluşmaktadır. Örneğin sürekli bilgisayar başında beslenmeye kendini alıştırmış hastalar bilgisayar başında olduğu zamanlar sürekli olarak atıştırma ihtiyaçları oluşmaktadır. Bunun sürekli devam etmesi durumunda bu tür iki unsur arasında güçlü bağlar oluşmasından dolayı tedavi sürecinde zorluklar oluşturmaktadır. Davranış terapisinde hastaların sevdikleri yemeklere karşı tepkileri de dikkatle incelemedir. Genelde hastalar sevdikleri yemekleri yedikleri zaman hoşnut duygusu oluşmasından dolayı daha çok yeme hissi oluşmasının verdiği etki düşünülerek diyet programlarının bu çerçevede düşünülmesi gerekmektedir. Aynı şekilde aşırı kilolu hastalara ilk günden ağır egzersiz hareketler verilmesi hastada olumsuz tepki kavramlarının oluşmasına neden olacağından dolayı zamanla egzersiz faaliyetlerinde soğuma oluşacak ve tedavi süreci sıkıntıyı girmiş olacaktır.
Davranış terapisi üç unsur üzerinde şekillenmektedir.
• Amaca yönelme (Gerçekleşebilir ve ölçülebilir hedeflerin uygulanması)
• Süreç yönelimi (Davranışların düzenlenmesi kapsamında hastaların ne zaman yemek ve hangi ortamlarda yemek yiyeceği gibi)
• Küçük değişimlere odaklanma (Küçük adımlarla her geçen gün yaşanan olumlu gelişmeyi görerek büyük adımlara yönelme isteği)
Davranış Terapisinde Uyaran Kontrolünün Sağlanması
Genel olarak uyaran sınıfına giren açık büfeler, fast-food restoranlar gibi mekanlar hastalarda uyaran pozisyonu olara kabul edilmektedir. Bu tür mekanlara karşı ilgisi olan kişilerin özellikle AVM gibi alanlarda dolaşmamaya kendini programlaması gerekmektedir. Amaç uyaran kontrolü olmasından dolayı hastanın evde yemeklere kolay ulaşabilecek şekilde saklamaması gerekmektedir. Bu tür uyaran kontrolleri başarılı bir şekilde düzenlendiği zaman davranış terapisi odaklı obezite tedavisi de başarıya gitmiş olmaktadır.
Davranış Terapisinde Hastanın Kendini İzlemesi
Başarılı bir tedavisi sürecinde hastalar hızlı kilo kaybı vereceğinden dolay haftalık ya da aylık olarak hastaların kilolarının takip etmeleri her geçen gün onları motive etme aracı olarak da görülmektedir. Hastanın bunu bir görev bilip sürekli kendi bilgilerini kayıt altında tutması zamanla daha ciddi olarak sürece alışacağını göstermektedir.
Davranış Terapisinde Diyet Değişiklikleri
Obezite tedavisinde günlük kalori miktarı hastanın cinsiyet ve yapısı ile alakalı olmakla beraber genel olarak erkeklerde 1450-1800 arası bayanlarda ise 1150-1500 kkal olarak sınırlanması gerekir. Özellikle diyetlerde yüksek protein yapılı ve düşük karbonhidratlı besinleri tüketilmesinin yanında porsiyon kontrolünün de yapılması gerekmektedir.
Davranış Terapisinde Fiziksel Aktivite Değişimi
Obezite ile mücadelede bütün tedavilerin yanında kesinlikle fiziksel aktivite yoğunluğunun da düşünülmesi ve beraber tedavi sürecinde uygulanması gerekmektedir. Fakat tedavi öncesinde fiziksel aktivitesinin düşük olduğu hastalarda ilk zamanlar fazla miktarda aktivite yapılması başta hipoglisemi oluşumu olmak üzere kardiyovasküler sorunlarında oluşmasına neden olabilmektedir. Fiziksel aktivite programı kesinlikle hastanın yaşı, yapısı ve önceki yaşam şeklin düşünülerek planlanması gerekmektedir. Doktorun hastayı motive edecek ve sıkmayacak şekilde fiziksel aktivite programlarının uygulaması gerekmektedir.