Şeker hastalığı ameliyatı sonrasında vücutta yeni bir sindirim sitemi oluşturulmuş olur. Şeker hastalığı ameliyatında yapılan işlem ince bağırsağın son kısmının ilk bölüme alınması işlemidir. Metabolizmaya giren besin maddeleri ince bağırsağın içerisinde oluşturulan bu değişiklikle birlikte GLP-1 düzeyinde artış sağlanır. Bu işlem sayesinde insülin salınımı yeniden düzenlenmiş olur.
Şeker hastalığı ameliyatı sayesinde onikiparmak bağırsağının fazla uyarılması durdurulur, glukoza tepki olarak ortaya tip 2 diyabet hastalığı bozulan geç dönem insülin artışının GIP (glucose-dependent insulinotropic peptide) sayesinde düzelmesi sağlanır.
Vücut dokularındaki insülin direnci azalmaya normal seviyeye dönmeye başlar.
Şeker hastalığı ameliyatı sonrasında alınan kalori miktarı azalır, seviyesi ayarlanabilir ve uzun süre kalıcı olacak şekilde sağlıklı bir kilo kaybı yaşanır. Bu operasyon sayesinde midenin boşalması hızlanır ve ghrelinin adı verilen, mideden salgınan sonucunda beyinde iştah uyaranları ortaya çıkarak doygunluk merkezi üzerine etkisi olan hormon azalır. Bununla bilikte Tip 2 diyabet hastalarının karaciğerinde artan glukoz üretim seviyesi azalır.
Şeker hastalığına bağlı olan bir çok hastalık ve sağlık sorunlarının giderilmesi sağlanır.
Şeker hastalığı ameliyatı sonuçları;
Şeker hastalığında uygulanan zorlu diyetler, hastanın yaşam kalitesinin giderek düşmesi, ilaç kullanılmasına rağmen kontrol altına alınamayan şeker yükselmesi hastayı cerrahi müdahaleye iten bazı faktörlerdir, bu ameliyat sayesinde tüm bu zorlukların aşılması, kullanılan ilaçlardan kurtulunması, ilerlemenin durdurulması ve tedavisi, yaşam kalitesinin artması ameliyatın en önemli sonuçları arasındadır. Özellikle 25-50 yaş aralığındaki insanlar için bu sorunlar hastanın yaşamında oldukça sıkıntılı durumlar ortaya çıkarmakta, hem fiziksel hem de sosyolojik açıdan hastanın psikolojik durumunu da kötü etkilemektedir. Günümüzde bir çok hasta bu ameliyat sayesinde yaşadığı bu sorunlardan kurtulmuştur.
Şeker hastalığı ameliyatı sayesinde vücutta hali hazırla kullanılmaya uygun insülini harekete geçirilip, metabolizmanın insülin kullanımını artırılır ve insülin direncini ortadan kaldıracak hormonal değişimi başlamaktadır. Bu sayede şeker hastalığı kontrol altına alınmış olur.
Şeker hastalığı ameliyatında başarıyı etkileyen faktörlerden biri de uzman doktorun ve ekibin hasta ile olan ilişkisidir. Eğer hasta ameliyat sürecinde ekip ile sağlıklı iletişim kurar ve kendisinden istenilenleri yerine getirerek ekibe yardımcı olursa, ameliyatın başarı oranı da artacaktır.
Bu operasyon sayesinde şeker hastalığından tamamen kurtulmak, ilaç kullanımını bırakmak ya da en aza indirgemek mümkündür. Bu operasyona hasta ne kadar erken dönemde karar verirse o kadar iyi olacaktır. Hasta böylece sadece şeker hastalığından kurtulmakla kalmayacak, şeker hastalığının getirdiği göz, tansiyon, böbrek, kalp ve damar hastalıklarından da kurtulma şansını elde edecektir. Metabolik sendromun hastaya ve hastanın hayatına getirdiği sıkıntılardan bu cerrahi müdahale ile kurtulmak mümkündür.
Şeker hastalığının hormonal etkileri
Şeker hastalığı ameliyatının ince bağırsaklarda bulunan dolaşım sıralamasını değiştirdiğini biliyoruz, bu düzenlemelerle metabolizmada bazı olumlu hormonal değişiklikler meydana gelir. Bu hormonal etkiler sayesinde şeker hastalığının normale dönmesi sağlanır.
Bu operasyon emilimin daha az olmasına yol açmaz. Operasyon sonrasında insülin direncini azaltan hormonal değişiklikler meydana gelir. Cerrahi müdahale bu hormanal değişikliklerin sağlanması için uygulanır, insülin etkinliği arttırılır.
Glukagon nedir ?
Bu hormon pankreasta bulunan alfa hücreleri tarafından sağlanır. Alfa ve beta hücreleri birbirine yakın olan hücrelerdir, metabolizmada insülinin oluşturduğu etkinin tersini yapar.
Glukagon insülinin tersine kan şekeri düzeyini artırır. Vücutta ortaya çıkan insülin direncinin bir numaralı sorumlusu glokagondur. Şeker hastalığı ameliyatı sayesinde glukagon seviyeleri azalır ya da etkilerinin azalması sağlanır. Glukagon hormonunun karaciğerde glikoz üretimini sağlayan uyarısı yok edilir. Operasyon sayesinde metabolizmada bu hormunun neden olduğu insülin direnci ortadan kalkar.
Rezistin nedir ?
Rezistin metabolizmada insülin direncine sebep olaran bir diğer hormondur. Organların yağlanması sonucunda yağlı dokudan salgılanan rezistin seviyesi artar, artan rezistin seviyesi insülin direncini artırır. İnsan vücudunda böyle durumda en çabuk yağlanan organ karaciğerdir. Tip 2 diyabetin ortaya çıkmasından sonra bu yağlanma da artmaya başlar.
Şeker hastalığı ameliyatı sayesinde hastalar bu yağlanmalardan kurtulur. Oluşmuş yağlar temizlenir ve rezistin hormonu seviyesi normal seviyeye gelir. Özellikle morbid obez bireylerde bu resistin seviyesi yüksektir. Tip 2 diyabet hastalarında ise bu hormonun seviyesi değişkenlik gösterebilir.
Rezistinin yüksek olması karın içi yağlanmayı da artıracaktır. Eğer bir hasta çok fazla kilolu değilse ve yağlanma oranı yine de yüksekse, bu durum kilo fazlalığı olan hastanınkinden daha tehlikeli sayılabilir, çünkü kilolu hastalarda bu yağlanma onların kilolarıyla alakalı olacaktır. Bu durumda kilolu olmayan ve karın içi yağlanması ( Visseral yağlanma ) fazla olan hastaların durumunu tamamen metabolik sendroma bağlayabiliriz.
Şeker hastalığı ameliyatı sonrası rezistin düzeyindeki düzelme ile, metabolik sendrom bulgularında düzelmeler gözlenir bunun olumlu sonucu olarak hastalar kolesterol ve tansiyon ilaçlarını kullanmayı bırakır.
Ghrelin nedir ?
Ghrelin vücuttaki açlık hissinin ortaya çıkmasına sebep olan en temel hormondur. Midenin üst kısmı olan fundus tarafından salgılanır.
Şeker hastalığı ameliyatında yapılan müdahale ile ghrelin hormonunun salgılanması baskılanır. Şeker hastalığı ameliyatı sonrasında bu hormon seviyesinde ciddi bir düşüş sağlanır. Ameliyat sonrası hastalar bir süre tokluk hissederler. Ghrelin hormonunun açlık hormonu olarak bilinmesinin sebebi budur.
Şeker hastalığı ameliyatı hastalar için bir çok hormonal değişiklikleri başlatarak şekeri anlamlı ölçüde düzeltdiği için klasik tedavi yöntemleri ile başarı sağlayamayan şeker hastalarında öncelikli olarak tercih edilen bir cerrahi müdahaledir.
Şeker hastalığı sonrasında ortaya çıkan metabolik değişiklikler sonucunda bir çok organın damarlarında yüksek kan şekeri seviyesinin neden olduğu yıpratıcı etkiye bağlı olarak hasar meydana gelir dolayısıyla bu organlar yeterince iyi beslenemezler örneğin gözde retinopati denen ve körlüğe kadar giden hasarlar, böbreklerde nefropati denen ve böbrek yetmezliği sonucu dialize kadar giden hasarlar sinirlerde nöropati denen ve ayaklarda ellerde his kaybı sonrasındada amputasyon yani o bölgenin kesilmesine kadar giden hasarlar, kalp damarlarında ve beyin damarlarındaki tıkanıklıklar ve kalp krizi, felç gibi bir çok hastalığa neden olabilmektedir.
Ölümle sonuçlanan kalp krizlerinin sebeplerinin en başında insülin direncine bağlı hastalıklar gelir. İnsülin direncinin etmenlerinden biri metabolizmanın hızı ile birlikte metabolizmanın işleyişidir. Sorunlar ve risk etmenleri bir araya geldikçe vücudun elde ettiği enerji ve bu enerjiyi harcama alanları da farklılaşmaktadır. Metabolizmada insülin direnci ortaya çıktığında vücutta yağlanma başlayacak bunun sonucu olarak kalp krizi komplikasyon riski artacaktır.
Şeker hastalığı ameliyatı sonrasında hastada insülin direnci yok olacak, metabolizma yağ biriktirmeye ihtiyaç duymayacak ve metabolik sendrom oluşma ihtimali azalarak kalp krizi riski ortadan kalkacaktır.
[/vc_column_text]