Hipertansiyon toplumda genel olarak sık görülen bir hastalıktır. Türkiye’de her üç erişkin bireyden birinde hipertansiyon mevcuttur. Genel toplumda hipertansiyon prevalansı %30-45 arasında değişmekte ancak yaşlanmayla birlikte keskin bir artış gözlenmektedir. Ayrıca, son on yılda kan basıncı değişikliklerinde sistematik bir eğilim olmaksızın ülkeler arası ortalama kan basıncı değerlerinde belirgin farklar görülmektedir.
Tansiyonunuzu hiç ölçtünüz mü?
Hastaların ve kendini sağlıklı gören erişkinlerin bir çoğu kan basıncının yüksek olduğunun farkında bile değildir. Bu durum mortalite ve morbiditenin artmasına neden olmaktadır. Tuz tüketiminin fazla olduğu toplumlarda kan basıncının yüksekliği de fazladır. Türkiye’de yapılan Saltürk çalışmasıyla bir kişini ortalama 18 g /gün tuz aldığı saptanmıştır. Oysa alınması gereken günlük tuz miktarı en fazla 6 g olmalıdır.
Hipertansiyon Tanı Kriterleri
JNC (Joint National Committee) ‘ye göre 140/90 mm Hg üzeri hipertansiyon olarak kabul edilmektedir. Avrupa Hipertansiyon Cemiyeti’ne (AHA) göre ise tansiyon sınıflaması daha ayrıntılı olarak alınmıştır. Ev ölçümleri için hipertansiyon sınırı 135/85 mmHg , 24 saatlik kan basıncı takibinde ise sınır 125/80 mmHg olarak belirlenmiştir. Sistolik (büyük) tansiyonun 140 mmHg üzerinde, diastolik (küçük) tansiyonun ise 90 mmHg altında olduğu duruma ise izole sistolik hipertansiyon denmektedir. Malign hipertansiyon tanımı papil (göz dibi) ödemi akciğer ödemi bayılma ile giden bir kliniği tanımlar.
Belirtileri nelerdir?
Hipertansiyon hiçbir belirti vermeden sadece tesadüfen ölçülen kan basıncı değerinin yüksek bulunması ile ortaya konulabilir. Bazen tek belirti ölçülen kan basıncının yüksek gelmesidir. Bazı hastalarda karşılaşılan en önemli belirtiler baş ağrısı, kulak çınlaması, kulak uğultusu, çarpıntı, nefes darlığı, halsizlik, bulantı, kusma, baş dönmesi, burun kanaması, sık idrara çıkma şeklindedir. Uzun süren kontrol edilmeyen hipertansiyon ancak hedef organ hasarlarıyla kendini belli eder. Bu organlar beyin, kalp, böbrek, retina ve kan damarlarıdır. Bu organlara ait bulgular ve hastalıklar böbrek yetmezliği, proteinüri, damarlarda anevrizma (anormal genişleme), tıkanma, inme ensefalopati, kalp damar hastalığı, kalp krizi ve kalp yetmezliği şeklinde görülür.
Hipertansiyon Daha Çok Kimlerde Görülür?
Hipertansiyon riskini arttıran doğrudan ya da dolaylı bir çok factor söz konusudur.
1- Yaş: Yaşın ilerlemesiyle birlikte hipertansiyon görülme riskinde de artış gözlenir. Buna karşın tansiyon yüksekliği genellikle ilk olarak 35-50 yaşlarında saptanır.
2- Cinsiyet: 50 yaşın altındaki grup ele alındığında erkeklerde daha sık görülür.
50-55 yaşgrubunda görülme sıklığı eşitlenir. 55 yaşından sonra ise kadınlarda
görülme sıklığıdaha fazladır.
3- Kalıtım: Hipertansiyon olan aile bireylerinde görülme riski fazladır.
4- Şişmanlık: Obezite doğrudan hipertansiyon riskini arttırır. Şişmanların yaklaşık % 40’ında yüksek tansiyon görülmektedir. Özelllikle genç yaşlarda seyreden hipertansiyon hastalarının üçte biri obezdir.
5- Şeker hastalığı: Şeker hastalarında da yüksek tansiyon görülme riski oldukça fazladır.
6- Aşırı tuz tüketimi: Yüksek tansiyona yol açan nedenlerden biridir.
7- Fiziksel aktivitelerin azlığı: Hareketsiz yaşam yüksek tansiyon görülme riskini arttırır.
8- Alkol tüketimi: Alkol kullananlarda yüksek tansiyon görülme sıklığı artar.
9- Stres: Stres yükü fazla olan bireylerde hipertansiyon riski oldukça yüksektir.
Tansiyon nasıl ölçülmelidir?
- Kişi gevşemiş, rahat oturur bir pozisyonda olmalı,
- Yarım saat öncesinde kafein içeren bir içecek, sigara tüketilmemiş olmalı,
- Ölçümden en az 10 dk önce sakin bir ortamda istirahat etmiş olmalı,
- Kol çevresini sıkıştıracak giyseler gevşetilmeli,
- Kullanılan cihazın doğru ölçüm yaptığından emin olunmalı,
- Kan basıncı her iki koldan ölçülmelidir.
Diyetisyen Hüsniye Rakipoğlu Odabaş