Metabolik sendrom insülin direnciyle başlayan abdominal obzeite, glukoz intoleransı veya Tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalıklarla kendini gösteren tehlikeli sistematik bir bozukluktur.
Metabolik sendrom karın çevresinin normalden daha geniş olması, hipertansiyon, kanda kolesterol ve açlık şekerinin yüksekliği ve iyi kolesterolün (HDL) düşüklüğüyle seyreden bir hastalıktır.
Erkeklerde karın çevresi 102 cm in, bayanlarda 88 cm in , kan basıncı 140/90 , kolesterolün (LDL) nin 200 ün üstünde , HDL nin 40’ ın altında olması durumunda metabolik sendromunuz var demektir. Bu kriterlerden iki tane bile olması metabolik sendrom olarak kabul edilir.
Dünya Sağlık Örgütü -1999, Metabolik Sendrom Tanı Kriterlerini aşağıdaki hastalıklardan her hangi ikisinin bireylerde bulunması olarak tanımlamıştır. Bunlar;
- İnsülin direnci
- Bozulmuş glukoz toleransı
- Aşikar diabetes mellitus
- Hipertansiyon ( kan basıncı > 140/90 mmHg ve/ veya antihipertansif kullanıyor olmak )
- Dislipidemi (trigliserid düzeyi > 150 mg/dl veya HDL düzeyi erkekte <35 mg/dl,
kadında< 39 mg/dl)
- Abdominal obezite (VKİ > 30 kg/m2 veya bel/kalça oranı erkekte >0.90, kadında >0.85)
- Mikroalbuminüri (idrar albumin atılımı > 20 mcg/dakika veya albumin/kreatinin oranı> 30 mg/g) metabolik sendromla ilişkili hastalıklar
Metabolik Sendromda kanda trigliserit isimli yağ ve küçük -yoğun- LDL kolesterol yüksek, faydalı HDL kolesterol düşük iken zararlı LDL kolesterol genellikle artmamıştır. İnsülin direnci ilerleyip, kanda insülin seviyesi yükseldikçe trigliserit artmakta HDL düşmektedir. Bu üçlü gelişimi kalp damar hastalığı riskini yükseltmektedir. Metabolik Sendromlu hastalarda koroner kalp hastalığı riski üç kat artmıştır.
Metabolik sendroma bağlı olarak karaciğer yağlanması meydana gelebilir. Bu organda basit bir yağ birikiminden, karaciğer enzimlerinde artışa hatta siroza kadar uzanabilen bir seyir izlemektedir. Özellikle kilo fazlalığı sorunu obezite seviyesine ulaşanların %75’inde karaciğer yağlanması, %20-25’inde karaciğer fonksiyonlarında bozulma, %2’sinde siroz ortaya çıkabilmektedir.
Adiponektin, yağ dokusundan salgılanan bir plazma proteinidir. Plazmadan glukoz, trigliserid ve serbest yağ asidlerinin temizlenmesini kolaylaştıran ayrıca karaciğerde de glukoz sentezini baskılayan adiponektin obezlerde azalır. Abdominal obezitede karaciğere daha çok yağ asidi geçer ve karaciğerde trigliserid sentezi artar.
Sonuç olarak, birçok hastalığın etyolojisinde rol oynayan obezite genel olarak ölüm riskini artırmaktadır. Bununla beraber metabolik sendromun kriterleri içerisinde olup erişkinlerde kardiyak olay riskini de arttırmaktadır. Bu nedenle obezite ve metabolik sendromla ilgili durumlarda kardiyovasküler hastalıklara yaklaşım da oldukça önemlidir.
Diyetisyen Hüsniye Rakipoğlu Odabaş