Vücut kompozisyonu genel olarak yağ, kemik, kas hücreleri, diğer organik maddeler ve hücre dışı sıvıların orantılı şekilde bir araya gelmesinden oluşmaktadır. Esas olarak yağsız vücut kitlesi (kas, kemik, su, sinir damarları ve diğer organik maddeler) ve yağ kitlesinden ( deri altı-depo yağlar ve esansiyel (temel) yağlar oluşturmaktadır.
Bedenin başlıca enerji deposu olan yağ trigliseritler olarak adipoz dokunun esasını oluşturur. Yetişkin erkeklerin vücut ağırlığının ortalama %15-20’sini adipoz doku oluşturur ve bunun % 3’ ü temel yağdır. Kadınlarda ise %25-30’unu adipoz doku oluşturur ve bunun % 12’si temel yağdır. Her iki cinste temel yağ kemik iliğinde, kalpte, akciğerde, dalakta, böbreklerde, barsakta ve sinir sisteminde bulunur ve organlaın işlevleri için gereklidir. Adipoz dokunun fazlası depo yağıdır ve deri altında ve iç organların etrafında yer alır. Vücuttaki depo yağlar, beyaz ve kahverengi yağ dokuları olarak iki ayrı türde bulunmaktadır.
- Beyaz yağ dokusu : Erişkinlerde en çok olan yağ dokusudur. Aldığımız enerjiyi trigliserit olarak depo eder. Karın bölgesindeki organların korunması ve ısı yalıtımı işlevini görür. İskelet kası ile karşılaştırıldığında, beyaz yağ dokusu obez olmayan bireylerde vücut ağırlığının daha az bir kısmını oluşturur. Bu yağ dokusunun genişlemesi ve miktar olarak artması sonucu şişmanlık oluşmaktadır.
- Kahverengi yağ dokusu: Çocuklarda daha sık bulunur. Depoladığı enerjiyi ısı olarak salar genellikle sırtta ve kas dokularında bulunur. Kahverengi yağ dokusu koruyucu bir yağ dokusudur.
Erkeklerde yağ oranının %25, kadınlarda ise %30’un üzerine çıkması durumunda obezite söz konusudur. Yağın vücudun alt tarafında toplanması daha çok ‘’ jinoid tip ‘’(armut tipi) olarak bilinir ve daha çok kadınlara özgüdür. Yağın vücudun üst bölümünde (bel, üst karın ve göğüs) toplanması da ‘’android tip’’ (elma biçimi) tanımlanır. Buda erkeklerde görülen şişmanlık türüdür. Vücutta yağlanmanın yerleşim yerlerine göre, dört tip şişmanlık tanımlanmıştır:
- Tip-I: Vücut ağırlığı ve yağ kitlesinde aşırı yükselme görülmektedir. Bu tiple vücut yağ belli bir bölgede birikim yapmamakta, tüm vücuda benzer oranlarda dağılmaktadır.
- Tip-II: Deri altı yağın gövdede aşırı miktarda yoğunlaşmasıdır. Android yağ depolanması veya elma tipi denilen şişmanlık bu gruba girmektedir. Yapılan çalışmalar insülin direnci ile ilişkili olduğunu ortaya koymuştur.
- Tip-III: Viseral (karın boşluğundaki organları çevreleyen) yağın karın bölgesinde yoğunlaşmasıdır. Çalışmalar viseral yağ dokusu artışı ile glukoz intoleransı (duyarlılığı), hiperlipidemi (kanda yüksek lipid düzeyi) ve yüksek tansiyon riski arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermektedir.
- Tip-IV: Uyluk ve kalçada aşırı miktarda yağ depolanmasıdır. Jinoid yağ dağılımı veya armut tipi şişmanlık olarak adlandırılmaktadır.
KARIN BÖLGESİ YAĞLANMA NEDEN ÖNEMLİDİR?
Yağ dokusu sadece bir destek dokusu değildir. Yağ dokusundan salgılanan çeşitli hormonlar, metabolizmayı etkileyen ara maddeler salınmaktadır. Sonuçta karın yağlanması şeker hastalığı, koroner kalp hastalığı, inme ve erken ölümlere yol açar. Karın yağlanması karın duvarı ve iç organların yağlanmasını beraberinde getirmektedir. Burda tehlikeli olan iç organlar başta olmak üzere karaciğer, pankreas ve atardamaların da yağlanmasıdır. Karın içi yağlar kana daha kolay karışırlar. Bu nedenle metabolik bozukluklara sebep olurlar. Sitokin denilen maddelerde kana karışarak genel vücut ağrılarına sebep olur. Kilolularda vücut ağrılarının asıl sebebi budur.
Diyetisyen Hüsniye Rakipoğlu Odabaş