Bireylerde Kilo Alma Davranışı ve Verilen Kiloların Geri Alınmasının Psikolojik Sebepleri
Fazla kilosu olduğu beden kitle endeksine göre tespit edilmiş bireylerin sürekli aynı davranış kalıplarını kullanarak hızlı bir şekilde kilo verdikleri görülmektedir; ( Kalori miktarı yüksek yiyeceklerin alımını kesmek vb.) fakat birey verdiği kiloları hızlı bir şekilde çok kısa sürede geri almakta hatta bazı durumlarda verdiği kilodan çok daha fazlası ile savaşmak zorunda kalmaktadır.
Birey, birkaç hafta elinden geldiğince diyet yapmaya çalışmaktadır. Önemsememeye çalıştığı ciddi bir açlık duygusu içini kemirmekte ve obez birey bu hissi görmezden gelmeye çalışmaktadır. Bu açlık hissi başarısızlık temel inancı ile birleşen bireylerde bu düşünceler anksiyetenin artmasına sebep olmaktadır. Anksiyetesi yükselen bireyin ilerleyen zamanlarda bu gerilime katlanamamakta ve aynı yeme düzenine geri dönmektedir. Bu davranış da verilen kiloların geri alınmasının kaçınılmaz noktası olmaktadır. Kalıplaşmış olan bu davranış örüntüsü kilo fazlalığı olan bireylerde sıkça karşılaşılan bir durumdur.
Aynı stratejiyi kullanarak farklı sonuçlar alınacağını bekleme bir düşünce hatasıdır. Dolayısıyla, kilo vermenin ve bunu korumanın yolu bu kısır döngü içerisinden çıkmaktır. Bu sebeple Bariatrik Cerrahi Ameliyatı olmayı düşünen bireyler, sonrasında obeziteye neden olan düşünce ve davranış kalıplarını değiştirmek zorundadır.
Obezite Neden Hastayı Kısır Döngüne Sokar
Obez bireylerde yağlı dokudan Rezistin başta olmak üzere TNF, Visfatin ve Opelin vb. hormonlar salgılanır bu hormonlar içerisinde en önemlisi Rezistindir. Bu hormon bireyin yağ doku kitlesini arttırmasına sebep olur bu da insülin direncine yol açmaktadır. İnsülin pankreasta salgılanır, kan şekerini düşürmeye ve glikoz metabolizmasını düzenlemeye yarayan bir hormondur. Normalde kan şekerinin yüksek olduğu durumlarda pankreastan salgılanan bir kinetiği vardır. Obez bireylerde artan yağ dokuları kitlesine paralellik göstermektedir. Bu durumda rezistin artacağından insüline ciddi oranda direnç görülmekte ve kan şekerinin düşmesi engellenmektedir. Yüksek kan şekeri ise bireyin vücudunda gerekenden daha fazla insülin salgılanmasına sebep olmaktadır. Yükselmiş olan insülin bireyin kan şekerini düşürür ancak daha çok iştah açılmasına ve bireyin daha çok yemesine yol açmaktadır. Bu sebeple metabolizma yavaşlar ve birey daha az kalori yakmaya başlar. Ayrıca yağlı doku kitlesinin artmasına sebep olur. Dolayısı ile hastalarımız bu kısır döngünü kıramamaktadır. Obez bireylerde artmış mide hacmi sebebi ile tokluk hissine neden olan mide duvarının gerilerek beyne doygunluk hissini gönderen mekanizmasında da bozulmalar vardır. Normal kiloya sahip bireylerde ortalama olarak normal sayılabilecek porsiyonlardan sonra mide duvarı gerilerek beyne doygunluk sinyalleri yollar fakat obez bireylerde bu mekanizmanın bozulması sebebi ile porsiyonlar büyümekte ve sayıları da bununla paralel olarak artış göstermektedir. Bu da obez bireylerin kısır döngü yaşayarak kilo verememesinin sebeplerinden bir tanesidir. Bu ve buna benzer birçok neden ile obez bireyler obezitenin neden olduğu kısır döngüsünü kıramaz ve istedikleri kiloya ulaşamazlar.
Değişmeyen tek şey değişimin kendisi olduğu unutulmamalıdır..
Uzm. Klinik Psikolog- Bariatrik Psikolog
Merve PEHLİVAN